8 Nisan 2009 Çarşamba

Kadınlarda cinsel arzuyu artıran diyet

Kadınların doğru diyetle daha kolay orgazm olacağını belirten cinsellik uzmanı Lindberg, "Beyaz şeker, kahve, tütün ve soya ürünleri cinsel isteksizlik yaratır" dedi

"DOĞRU ve zamanında uygulanan diyet, yalnızca zayıflatmakla kalmıyor, eşdeğer zamanda kadınların daha kolay orgazm olmasını da sağlıyor." Bu tümce, ABD'li cinsellik uzmanı Marena Lindberg 'The Orgasmus Diet' adlı kitabından... 'Orgazm diyeti' yapan kadınların cinsel doyuma daha kolay ulaştığını açıklayan Lindberg, kitabında, kadınların daha kolay orgazm olmasını sağlayacak diyet formülünü de verdi ve ekledi: "Diyet süresince cinsel isteksizliğe yol açabilecek ak şeker, kahve, tütün ve soya ürünlerinden kaçınılmalı."

İŞTE Marena Lindberg 'orgazm diyeti': Normal vücut yapısına sahip olan kadınlar, günde 1 kapsül balık yağı yutmalı. İkinci hafta 2, üçüncü hafta 3 kapsül alınmalı. Artırıma 6 kapsüle ulaşıncaya kadar sürek edilmeli. Vücut yapısı büyük olan kadınlar, kapsül miktarını 11'e kadar çıkarabilir. buna ilave olarak günde 15 gram kara çikolata tüketilmeli. Çikolata, mutluluk hormonu serotonin salgılanmasını sağlıyor. kapsamlı afiyet sebebiyle multivitamin, magnezyum, demir, çinko gibi kapsüller de (günde bir adet) alınmalı.

7 Nisan 2009 Salı

Erkek İlişkiden Sonraları Niçin Uyuyakalır?

Uykunun cinsel meseleler üzerindeki etkisi araştıran bilim adamları bu konuda kritik bilgilere ulaştı.

Buna göre uyku düzeninin cinsel yaşam üzerindeki etkisi büyük. Araştırmalarını uyurgezerlik ve uykuda seks bağımlılığı üzerine de yoğunlaştıran uzmanlar, uykudaki aşırı cinsel birleşme isteğinin beynin birtakım bölümleriyle alakadar olduğunu gösteren neticeler buldular.

Libido uyarılıyor

Uyku sırasında bazıları insanın beyni çalışmaya ara verdiği halde uykuda seks bağımlılığı hastalarında, yemek yemek ve seks yapmak gibi yalın ihtiyaçları denetim altında tutan hipotalamus hızlanıp, libidoyu uyarıyor. Uyku esnasında eşlerin birbirlerine ne gibi tepkiler verdiği konusundaki araştırma sonuçları da entresan. Buna göre eşle derin uyku halindeyken, eşlerden birinin diğerine refleks bi şekilde sarılması (özellikle sarılan koca ise) kadınların doğasındaki yakınlık duyma ihtiyacı vücutlarını otomatik bi şekilde temasa geçiriyor. Kısaca eşinize sokulduğunuzda vücudunuz ve beyniniz cinsel 1 tepki veriyor. Çarpıcı 1 netice da hipotalamusun, uyurken dahi vücutsal temas da ile birlikte olmak üzere bütün ihtiyaçlarımızı gözlemlediği.

İlkel beyin

Uyku sırasında vücudun hormon stoğu yapmak sebebiyle 1 tür ikmal mekanizması olduğunu vurgulayan uzmanlar bu yüzden uykusuzluk çeken kişilerde, cinsel dürtü hormonu bi şekilde da bilinen testosteron seviyesinin düşük olabileceğini belirtti. Buna rağmen birtakım kadınların, uykusuz kalmaları sonucu sinirli oldukları fakat cinsel bi şekilde da aşırı uyarıldıkları saptandı. Araştırmayı yürüten uzmanlar bunun çünkü konusunda "O sırada beynin daha ilkel 1 konuma geçmesi olabilir" açıklamasını yaptı.

Erkek niçin uyuyakalır

Erkeklerin eşleriyle cinsel birliktelikten hemen sonraları uyuyakalmasına da şu biçimde açıklama getirdi araştırmacılar, "Çünkü orgazm yaşamak 1 erkeği sadece fiziksel bi şekilde yormuyor, eşdeğer zamanda vücudunda mutluluk ve uyku hissi veren 1 hormon olan prolaktin birikmesine yol açıyor. Kadınlarda ise prolaktin kadar salgılanan oksitoksin hormonu da yakınlaşma ihtiyacını artırıyor."

Formun sırrı

Bu arada İngiltere'de 276 yetişkinle yapılan araştırmada, günde 8 saat uyku uyumayı olağanlık edenlerin kilolarını korudukları, 8 saatten az uyuyanların ise kilo aldıkları saptandı. 6 sene süren çalışmada buna ilave olarak 8 saatten çok uyuyanların da kilo aldıkları belirlendi. Çalışmada, 8 saatten az uyuyanların 6 sene içinde iki kilo aldıkları belirlendi. 8 saatten çok uyuyanların ise 6 sene içide toplam bir buçuk kilo aldıkları ifade edildi. Araştırmaya başkanlık eden Jean- Philippe Chaput, uzun vadedeki çalışmanın, uykunun insan vücudundaki kilo ve yağ oranını nasıl değiştirdiğini saptadıklarını söyledi.

Seks Olmadan Ne Kadar Dayanabilirsiniz?

Seks olmadan ne kadar yaşayabilirsiniz? Çoğunuzun uzun süre dediğini duyar gibiyiz. Peki isterseniz ne kadar yaşayabileceğinizi bir tahmin edelim.

1. Gün

Her şey bitti, onunla ayrıldınız. Kendinizi harika hissediyorsunuz, doğrusu iyi bir iş başardınız.

Bütün akşam tek başınıza oturup, elinizde koca bir kase patlamış mısırla televizyon seyretmenini tadını çıkarıyorsunuz. Seks mi? O da ne? Seks olmadan da gayet güzel yaşanabilir. Bu işi başaracağınızdan o kadar eminsiniz ki...

2. Hafta

Son 2,5 yıl içinde seks yapmadan geçirdiğiniz en uzun zamanı geride bıraktığınızı fark ettiniz. Demek ki seks, sigara gibi bağımlılık yapmıyormuş. Gerçi televizyondaki, dergi ve gazetelerdeki cinsellik içeren görüntü ve resimler sinirinize dokunmaya başladı ama.. O kadar da olur artık. Kendinizi biraz gergin hissediyor ve meditasyon yaparak rahatlamaya çalışıyorsunuz.

3. Hafta

En yakın arkadaşınız aradı ve "Yalnız olmanın ne kadar zor olduğunu biliyorum" dedi. Biliyor mu? Nereden biliyor? O, 14 yaşından beri hiç yalnız kalmadı ki... Acaba ne demek istedi? Belki de size acıyor. Bu durumdan nefret ediyorsunuz ve cinselliğin o kadar da önemli olmadığını kendinize tekrarlayarak, kafanızdaki olumsuz düşünceleri uzaklaştırmaya çalışıyorsunuz.

6. Hafta

Günlerinizi bilgisayarın başında oturup "chat" yaparak geçiriyorsunuz. Zaten başka hiçbir şeye kafanızı veremiyorsunuz k! Arada bir internetteki seks sayfalarına girmeye çalışıyorsunuz ama tabii bu hiçbir şey demek değil. Sadece merak işte! Bu arada chat yaptığınız bir kadın, 5 yıldır hiç kimseyle yatmadığını söylüyor. Bu gerçek olabilir mi? Birdenbire sinirleriniz bozuluyor ve ani bir kararla bilgisayarı kapatıp, radyoyu açıyorsunuz.

10. Hafta

Bir akşam yakın arkadaşlarınızdan biri sizi bara içki içmeye davet ediyor. O, erkek arkadaşı ve siz... Tam da ihtiyacınız olan şey doğrusu, mükemmel bir çiftle, mükemmel bir akşam... Bir süre sonra gerçekten canınız sıkılmaya başlıyor, arada bir sizinle ilgilenmeye çalışmaları ise bu sıkıntıyı arttırmaktan başka bir işe yaramıyor. Onları görmemek için etrafa bakınmaya çalışıyorsunuz ama çevrenizdeki erkeklerin üzerinize dikilmiş bakışlarıyla karşılaşmak hiç hoşunuza gitmiyor. Dönüşte, içinizden bir daha hiçbir çiftle tek başınıza bir yere gitmeyeceğinize yemin ediyorsunuz.

3.Ay

En yakın arkadaşınız tekrar aradı, hamile olduğunu düşünüyormuş. Bütün belirtilerin olduğunu söyledi. "Sence hamile miyim? Olamam değil mi? Ben ne yapacağım şimdi?" gibi soruları art arda sıralıyor. Erkek arkadaşıyla başlarına gelen "kazayı" en ince ayrıntısına kadar anlatmayı da ihmal etmiyor. Kasten mi yapıyor ne? Tam da kendinizi kötü hissetmeye başladığınız şu günlerde... Onun bu kadar aptal olabileceğine inanmadığınızı sert bir dille belirtiyorsunuz. Kalbini kırdığını fark ediyorsunuz. Ama şu anda bunu düşünecek durumda değilsiniz.

17. Hafta

En sevmediğiniz komşunuz sizi ziyarete geliyor. Bir bu eksikti! Kırk yılda bir kendinizle başbaşa kalıp düşünme fırsatı bulmuştunuz ve bu zor yakalanmış fırsatı onun yüzünden kaçırdınız. Neyse, telafi etmek için önünüzde uzun günler ve geceler var. (Asıl sinir bozucu olan da bu zaten) Üstelik komşunuz boş konuşmalarıyla içinizi sıkıyor. Onu kibarca kovuyorsunuz ve yalnız geçirdiğiniz bu kadar hafta sonra ilk kez seks olmadan yaşamanın hiç de kolay olmadığını kendinize itiraf ediyorsunuz.

19. Hafta

Jimnastik yapmaya başlıyorsunuz. Ne de olsa kalorileri harcamanın en güzel yolu sizin için artık yok. Biraz daha hareketsiz kalırsanız, vücudunuz iyice biçimsiz bir hale gelecek. Aslında bunu kabullenmek istemiyorsunuz ama... Seks jimnastikten daha zevkliydi galiba.

20. Hafta

Uzun zamandır sizden hoşlandığını bildiğiniz bir erkekle akşam yemeğine çıkıyorsunuz. Kendinizi onun seviyesiz esprilerine gülmek için zorluyorsunuz ama olmuyor. Sonunda ona herşeyi anlatıyorsunuz. Anlamlı anlamlı gülümsüyor ve "Bir yerlerde sana uygun iyi bir erkek olduğuna eminim" diyor. Kendini kastettiği o kadar belli ki... Ama siz iyi bir erkek istemiyorsunuz. Siz sadece "onu" istiyorsunuz, eski erkek arkadaşınızı...

24. Hafta

Eski erkek arkadaşınız arıyor. Sizi çok özlediğini, aylardır sizi düşünmekten başka hiçbir şey yapamadığını söylüyor. Siz de ona aynı durumda olduğunuzu söylüyor ama tabii ki tüm detayları anlatmıyorsunuz. Ertesi akşam sizi görmek ve kaybettiğiniz zamanı telafi etmek istediğini söylüyor ve siz de hemen kabul ediyorsunuz.

6 Nisan 2009 Pazartesi

Cinsel Oyuncaklar

Alışkanlık haline gelen herşeyden zevk alma oranı, zamanla düşer. Bunlara seks de dahildir. İster aynı evde oturun ister oturmayın, birbirinizi sık sık görmeniz bile yatak hayatınızı monoton bir hale getirebilir bu birliktelikler.Seks poziyonlarını değerlendirin, hem sizin hem de partnerizin için değişik pozisyonlarda seks yapmak yatak hayatınıza bir değişiklik getirebilir.Eski günlerinizi hatırlayın, o romantizmi tattığınız günleri. Aynı romantik ortamı tekrar yaratmaya çalışın. Bu konuda genelde bayanların çabası vardır ama erkekler denemeye yeltenmeden burun kıvırırlar. Esasında hayatınızı başladığınız dönemlerde hiç de burun kıvıracak bir ortam olarak görmüyordunuz bunu!Seks oyuncakları da bu konuda oldukça yardımcı olurlar. Hem zevk için, hem değişiklik, hem de cinsel performansı arttırmak için oyuncakların kullanımı tavsiye edilmektedir. Bu konuda çok çeşit vardır ve herbirinin kullanımı farklı olmasına rağmen amaçları aynıdır (seksten daha fazla zevk duymak ve insanların seks hayatına değişiklik getirmek).En sık rastlanan ve kullanılan seks oyuncakları; vibratörler ve dildolardır.VibratörGenelde penis şeklindedirler. En büyük özellikleri titreşimli olmalarıdır. Bu titreşim sayesinde de insanları uyarır ve cinsel yönden zevk almalarını sağlar. Elektrik ve pille çalışanları vardır. Bazılarının yüzeyi pürüzsüzken bazılarınki de ufak şişiklerden oluşur. Vibratörlerin çoğu kadınlar için üretilmiştir ama nadiren olsa bile erkekler için üretilmiş olanları da piyasada bulmak mümkündür. Hem cinsel ilişki esnasında hem de masturbasyon aracı olarak kullanılırlar.DildoDildoların anlamı yapay penistir. Diğer bir özellikleri ise sadece manuel olarak kullanımlarıdır. Dildolar hem kadınlar hem de erkekler için kullanılabilirler. Bazen lezbiyenler tarafından da tercih edilirler. Ayrıca impotans sorunu yaşayan erkeklerin dildoları kullanmaları tavsiye edilir.Diğer Seks OyuncaklarıAnal VibratörAnal vibratörler genelde anal seks yapmadan evvel hazırlık için kullanılan araçlardır. Rektuma takılırlar ve bu bölgedeki adeleleri gevşetmede ve rahatlamada önemli rol oynarlar.Özel Komdom-Klitoris Uyarıcı-GıdıklayıcıEsasında hepsi aynı ürünün bir parçasıdır. Kadını daha fazla uyarabilmek için penise takılan araçlardır.Özel kondomlar, penisi daha kalın veya daha uzun bir hale getirirler. Her ne kadar bazı uzmanlar penisin boyutunun sekten alınacak zevk ile bir alakası olamdığını savunsa da bunun gerçek hayatta oldukça farklı olduğunu bilmekteyiz. Küçük ve kısa penisler pek fazla haz vermezler.Klitoris uyarıcıları ise plastikten yapılmış daire şeklinde bir araçtır. Bu daire penise takılır. Bu dairenin etrafında değişik şişikler ve "düğmeler" vardır. Cinsel ilişki esnasında klitorisi değme yeteneği oluşturup, klitorisi uyarırlar. Herhalde bayanların da en çok şikayet ettiği konulardan bir tanesi de cinsel ilişki esnasında penisin yakından uzaktan klitorise değememesidir.Gıdıklayıcılar ise genelde kavucuktan yapılmış olup etrafında değişik uzantılı cisimlerin bulunmasından oluşur; örneğin parmaklar gibi. Cinsel ilişki esnasında kadını uyarıcı rol oynarlar.Seks BebekleriBunlar gerçek boyutlarda erkek ve kadın bedenini oluşturan şişme bebeklerdir. İstenildiği takdirde ses kutularıyla da satın alınabilirler.DİKKAT: Seks oyuncaklarından AIDS ve diğer bulaşıcı hastalıklar geçebilir. Tavsiyemiz seks oyuncaklarınızı birden fazla kişiyle kullanmamanız.

Erkeklerin cinsel sorunlarını ''vitalseksüel''ler çözüyor

Erkeklerde görülen sertleşme sorununun çözümünde 'vitalseksüel' bi şekilde tanımlanan kadınların rolü büyük

Her 3 erkekten birinde görülen sertleşme sorunun çözümü, cinselliği önemseyen, sorunları açıkça konuşabilen 'vitalseksüel' kadınların artmasından geçiyor.

Tıp dünyası sertleşme sorununun tedavisi için çözüm arayan, eşiyle kontak kuran kadını 'vitalseksüel' bi şekilde tanımlıyor.

14 ülkede yapılan 'Cinsellik ve çağdaş kadın' araştırmasının sonuçlarına göre dünyada cinsel yaşamından en az memnun olan kadınlar, Türk kadınları. Bayer tarafından geçtiğimiz sene yaptırılan araştırmaya göre Türk kadınlarının yalnızca yüzde 32’si cinsel yaşamlarından 'çok memnun'. Bu oran dünya kadınlarında yüzde 41 bi şekilde saptandı.

Yine araştırmaya göre 40 yaşın üzerindeki bütün 2 kadından biri kendini 'vitalseksüel' bi şekilde tanımlıyor. Türkiye’deki kadınlarda ise bu oran yüzde 35.

Türk kadını mutsuz

18 yaş üzerindeki 14 1000 kadın üzerinde gerçekleştirilen araştırma, dünya kadınlarının yüzde 85’inin kendiğilinden gelişen 1 cinselliği tercih ettiğini ortaya koydu. Kadınlar kuaförden randevu alır gibi cinsel yaşamının programlanmasını istemiyor.

Araştırmaya göre Türk kadınları cinsellik konusundaki birtakım gelişmelerden, dünyadaki hemcinslerine göre daha az haberdar.

Cinsellik ve çağdaş kadın araştırmasına göre dünyadaki kadınların yüzde 43’ü 'cinselliğin yaşamlarında epey kritik olduğuna' inanıyor. Kadınların yüzde 59’u cinselliği, 'ilişkilerini güçlendiren 1 öge' bi şekilde görürken bu oran Türkiye’de yüzde 29 bi şekilde belirlendi.

Araştırmada kadınlara, erkeklerde sertleşme tedavisinde kullanılan ilaçların etkinliği konusundaki görüşleri de soruldu. Türk kadınların yüzde 89’u, sertleşme probleminin tedavisinde kullanılan ilaçları bilmiyor. Oysa dünyadaki kadınların yüzde 58’i bu ilaçlardan haberdar.

Araştırmanın en entresan bulgularından biri de Suudi Arabistanlı kadınlarla alakadar. Suudi kadınların yüzde 93’ü, erkeklerdeki sertleşme sorununun tedavisinde kullanılan ilaçlar hakkında veri sahibi.

Türkiye’de ise sertleşmenin tedavisine yönelik ilaçlardan haberdar olan kadınların yarısı, ilaçların etken olduğunu düşünüyor.

Kadınlar stresi mesul tutuyor

Avrupa Seksüel Tıp Birliği kapsamlı Sekreteri Dr. John Dean, 'Araştırmanın sonuçlarına göre bütün yaş gruplarındaki kadınların yüzde 76’sı için cinsellik epey kritik. Bu veri sadece erkeklerin cinselliğe alaka duyduğu efsanesini de yıkıyor. Vitalseksüel bi şekilde tanımladığımız kadınlar ise eşlerinin cinsel sorunları olduğunda muhakkak çözüm aramayı tercih ediyor' diyor. Araştırmaya katılan kadınların yüzde 45’i stresi, yüzde 37’si de afiyet sorunlarını erkeklerdeki sertleşme güçlüğünün nedeni bi şekilde gösteriyor.

40 sınırına dikkat

Oysa uzmanlar, çiftlerin 40 yaşından sonraları kendilerine itina göstermekten vazgeçtiklerini bunun da cinselliğe olumsuz yansıdığına dikkat çekiyor. Erkek kendi hayatını yaşayıp fiziksel bi şekilde da bakımsız olduğunda eşdeğer biçimde kadın da kendine itina göstermediğinde, bu durum çiftin cinsel yaşamını epey olumsuz etkiliyor.

Vitalseksüel kadın imajıyla ile çiftlere şu ileti veriliyor; 'Eşlerinizle ile olun, bütün şeyi eşinizle paylaşın, kontak içinde olun ve cinselliği hayatınınızdan ayırmayın.'Araştırma buna ilave olarak kadınlar için sadece cinselliğin değil iletişimin de kritik olduğunu ortaya koydu. Sertleşme sorununda kullanılan ilaçların, hem erkekler hem de eşlerine yardım eden, ikisi için de tatmini artıran tedaviler olduğu belirtiliyor.

Vitalseksüel kadın kimdir?

40 yaş üzerindeki kadınların yaklaşık yarısı vitalseksüeldir.

Cinsel yaşamında spontanlık isteyen kadındır.

Eşinin tatmin olmasının kritik olduğuna inanan kadındır.

ED’si olan eşine tedavi olmasını öğüt eden kadındır.

Araştırmaya katılan ülkeler

Avustralya, Brezilya, Fransa, Almanya, İtalya, Kore, Meksika, Polonya, Suudi Arabistan, Güney Afrika, İspanya, Türkiye,

İngiltere ve

Venezüella.

5 Nisan 2009 Pazar

Kadınlarda cinsel isteksizlik

Cinsel isteksizlik, kadınlarda erkeklerden daha fazladır. Cinsel isteğin az olması kadınlarda cinsellikle ilgili en yaygın sorunlardandır. İsteksizlik konusunda kadınların durumu erkeklere göre biraz daha fazla çeşitlilik gösterebilmektedir. Kadınlarda oluşan cinsel isteksizlikler genel olarak Fizyolojik ve Psikolojik olmak üzere iki başlık altında ifade edilir.

Psikolojik faktörleri aşağıdaki gibi sıralayabiliriz.

Depresyon , anksiyete gibi psikolojik rahatsızlıklar.
Öğretilmiş çaresizlik ve ardından gelen öğrenilmiş çaresizliğin dayattığı isteksizlikler.
Vajinismus .
Gebe kalma korkusu ya da kürtaj korkusu
Bakire kızlarda kızlık zarını kaybetme korkusu
Daha önce yaşanmış çeşitli olumsuz ve rahatsız deneyimler.
Cinsel taciz yada tecavüze maruz kalmak
Ailenin cinsel konularda katı, baskıcı tutumuyla yetiştirilme
Dinsel yasaklamalar, ayıp, günah hesaplaşmaları.
Cinsel eğitimde yetersizlik, yanlış cinsel bilgi ve inançlar
Kadının istekli olması halinde partnerin onun hakkına kötü düşüneceği ile ilgili kaygılar.
Cinsel partnerine güvenememe, cinsel eş ile arasındaki iletişim bozukluğu, geçimsizlik, çatışma, partnerde görülen erken boşalma gibi bir cinsel işlev bozukluğu gibi kadın partner arasındaki problemler
Cinsel eşin yeterli uyarı sağlamadan ilişkiye girmek istemesi, cinsel ilişki sırasında bayanın isteklerini göz ardı etmesi, duygu ve düşüncelerine önem vermemesi
Bebek gibi aileye yeni bir bireyin katılımı veya ile bireylerinden yada yakın akrabalardan birinin ölümü
Eş cinsel eğilimler
Maddi sıkıntılar, taşınma, yoğun iş temposu gibi stres kaynakları
Aldatılmak
Cinsel konuda geliştirilen özgüven eksikliği,
Partner seçimi / tercihi,
Geç uyarılma ve orgazm olamama,
Alınan ilaçlar,
Yoğun sigara, alkol alımı.
Cinsel isteksizliğin giderilmesinde temel amaç, bu sorunu yaşayan kişide Hipnoz yoluyla, davranış ve düşünce kalıpları farklılaştırılarak cinsel isteği engelleyen nedenlerin bulunup hızlı bir şekilde ortadan kaldırılması ve kadının cinsel arzularıyla uyumlu bir cinsel yaşamı sağlamaya çalışmaktır.

Yataktaki ilginç seks kazaları!

Güzel ve tutkulu başlayan bir sevişmeyi acı şekilde sonlandırmak istemezsiniz.Ama aklınıza gelmeyen, bazen başınıza gelebilir! Seninle dergisi, ocak sayısında seks kazalarını sayfalarına taşıdı.

1) Dikkat, penis kırılabilir!

Bilinçsiz cinsel ilişki, penis sert haldeyken yatakta aniden dönme, mastürbasyon esnasında ters hareket, ereksiyonu sonlandırmak için penisin bükülmesi gibi durumlar, penisin kırılmasına neden olabilir. Penis kırılmasında penis şişer ve morarır, erkek aniden ağrılar içinde kıvranmaya başlar.

Penis kırılması olağan bir durum olmasına rağmen, bu sorunla karşı karşıya kalan erkekler utanma nedeniyle hastaneye gitmedikleri için, sayıları net olarak bilinmiyor. Uzmanlar bu tip durumlarda hemen doktora görünülürse, oluşabilecek iktidarsızlık tehlikesinin de önlenebileceğini belirtiyorlar.

Penis kırığı daha önceleri penise bandaj uygulaması, soğuk pansuman tatbiki ve şişlik giderici ilaçlar verilerek tedavi edilmeye çalışılırmış. Şimdi ise tanı konur konmaz cerrahi müdahale ile başarılı bir şekilde tedavi edilebiliyor. Nasıl mı? Ameliyatta penis derisi sünnet hattından çepeçevre açılarak geriye doğru çekiliyor ve etrafa birikmiş olan kan boşaltıldıktan sonra yırtık kısım bulunarak dikişle tamir ediliyor.

Penis kırığı eğer tedavi edilmezse peniste şekil bozukluğu, ağrılı sertleşme, cinsel ilişkide zorluk, iktidarsızlık, idrar yolunda bölgesel genişleme, kanama bölgesinde Peyroni hastalığı adı verilen sert şişlikler oluşabilir.

Penis kırılması erkeğin cinsel yaşamını önemli ölçüde olumsuz etkileyebilir. Bunun olmaması için bazı tedbirler alabilirsiniz. Araştırmalar penis kırılmalarının daha çok cinsel ilişki sırasında penisin vajinadan kayıp çevre dokulara isabet etmesi ile meydana geldiğini gösteriyor. Penis ereksiyon halinde iken yatakta kırılma sıklığı tıp literatüründe yüzde 28-38 olarak bildirilmiş. Bunun için cinsel ilişki sırasında ani ve ters hareketlerden kaçınılması, penis sertleşme halindeyken kıvrılmaması gerekiyor. Cinsel ilişki sırasında kadının üstte olduğu pozisyonlarda ise kırılma riski daha artıyor.

2) Prezervatif yırtılabilir, içeride kalabilir

Kondom kullanımının en büyük avantajı, düzensiz cinsel yaşamı olan çiftler için en uygun korunma yöntemi olmasıdır. Gebelikten koruması dışında AIDS, Hepatit B ve C virüsü ile HPV (genital siğil) dahil tüm mikrobiyolojik etkenlerin cinsel ilişkide çiftin birinden diğerine bulaşmasını engeller. Fakat kondom kullanırken başınıza gelebilecek kazaları da göz önünde bulundurmalısınız.

Prezervatifin delinmesi

Uygun kullanımda çok ender görülür. Kondom yırtıldığında, gebelik riski ve cinsel yolla bulaşan hastalık etkenlerine maruz kalma riski kondom kullanmamış olanlardaki kadar yüksektir. Acil doğum kontrolü uygulanması ve gerekirse enfeksiyondan korunmak için tedavi görülmesi amacıyla doktora başvurulması önerilir.

Prezervatifin vajinada kalması

Bu durumda kadın ya da erkek dikkatli bir şekilde işaret ve orta parmaklarını vajinaya yavaşça sokup kondomu bulunduğu yerden çıkarmalıdır. Kondomun yırtılması esnasında ortaya çıkan riskler burada da geçerlidir.

Gebelik oluşması

Kondomun gebelikten korumada çok etkili bir yöntem olduğu söylenemez. Bu nedenle kondom kullanımıyla korunan çift, bir haftalık bir adet gecikmesinden itibaren ve/veya gebeliğe bağlı belirtiler oluştuğunda tanı amacıyla mutlaka en kısa zamanda gebelik testi yaptırmalı ya da en ideali, doktoruna başvurmalıdır.

3) Penis sıkışabilir!

Penis sıkışmasını "penisin döl yolu içinde kalması" olarak açıklayabiliriz. Levator ani kaslarının kasılması sonucu ortaya çıkar. Bu olay genellikle kuvvetli, sert birleşimlerden sonra görülür ve çoğu kez taraflar dış bir etki olmadan birbirlerinden ayrılamazlar. Bazen ancak narkozla, bazı hallerde ise kadının makatına bir ya da iki parmağın sokulması krampın çözülmesine yeter.

Uzman Görüşü

Sık karşılaşmıyoruz ama...

Cinsel birleşme sırasında sıkışma oldukça enderdir. Ben 32 yıllık tıp yaşamımda sadece bir kere bu tür vaka gördüm. Genellikle insanlar bu tür sorunları dile getirmekten utanıyorlar. Eğer çok kuvvetli bir sıkışma söz konusu ise, kadına yapılacak çok kısa bir narkoz çözülmeyi sağlayacaktır.

Ters hareketlerden kaçının

Prezervatif yırtılmasında ise şüpheli bir kişiyle birliktelik varsa, enfeksiyonlardan korunmak için yine doktora başvurmak en akılcı çözümdür. Kondom yırtılması genellikle daha sık görülür, diğer kazaların olma ihtimali ise düşüktür. Önemli olan, ilişki sırasında ters hareketlerden kaçınmaktır.

Op. Dr. Akif Poroy (Seksolog, Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı)

İlk Gece ( zifaf gerdek gecesi )

İlk Gece ( zifaf gerdek gecesi ) ( cinsel ilişki ) "Aman aceleye getirme!" uyarısı, yüzde doksan dokuz kulak ardı edilecektir. Nice zamandır hayalini kurup dört gözle beklediğiniz bu işi gerçekleştirmek için acele etmenizden doğal bir şey olamaz. Sizi kaygılandıran noktaları bir an önce çözümleyip geride bırakmayı istemek de doğaldır. Kaç zamandır kafanızı kurcalayan "acaba"lara bir an önce çözüm bulmak için sabırsızlanmaktan daha doğal bir şey de olamaz. Kısacası, ağırdan almak konusundaki tüm uyarı ve kararlara karşın duyduğunuz kaygı, merak ve heyecan büyük bir olasılıkla sizi evliliğin ilk cinsel birleşmesinde aceleci olmaya itecektir.Sonucun nasıl çıkacağı önceden kestirilemez. Belki hiç pürüz çıkmadan doyuma ulaşacaksınız, belki de çeşitli pürüzlerle karşılaşacaksınız.

Kadının ilk cinsel ilişki`ye (koitus) karşı duyduğu tipik, yaygın tepki bir düş kırıklığıdır: "Bunca lafını duyduğum şeyin olup olacağı bu muymuş?" Bu kadın ilk cinsel ilişki`sindebüyük bir olasılıkla orgazm olmayacaktır. Erkeğin tipik tepkisi,çok çabuk orgazm olarak erken boşalmaktır (zamansız eja-külasyon). Gene tipik olarak, hem kadın hem de erkek büyük bir ihtimalle, kendilerinde bir eksiklik olduğuna inanarak suçluluk duygusuna kapılacaklardır ki bu tamamen yersizdir.

Ne var ki burada bir ayrıma parmak basmak gerek: aynı sorunlar evlilik ilerlediği halde düzelmiyor, sürüp gidiyorsa o zaman eşlerin cinsel yaşantısında gerçek bir aksaklık var demektir. Yürümeye yeni başlamış bir çocuğu ele alalım. Adımları sarsaktır, sendeler, düşer, kalkar gene sendeler, üzülür, gene dener. Ve sonunda yürümeyi başarır. Gelgelelim aynı çocuk üç, dört yaşında hâlâ bir yaşındaki gibi "sendeliyorsa", durum değişir.

Yeni evlenen çiftlerin çoğunluğu birbirlerine alışmamışlardır, alışmaları gerekir. Birbirlerinin neyi sevip sevmediklerini, vücutlarının ritmini öğrenmeleri gerekir. Dans etmeye de benzer iki vücudun birbirine uymayı öğrenmesi, ilk birleşmede eşlerin ikisinin de güvensiz olması doğaldır. Bu güvensizliğin doğal olduğunu bilirseniz gerginliğiniz, korkularınız azalabilir ki bu da çok önemlidir. Çünkü bir kez, "Eyvah, bir bozukluk var," diye korkuya kapıldınız mı gerçek bozuklukların baş göstereceğinden emin olabilirsiniz.

Kadın bundan önce hiç cinsel ilişki`de bulunmamışsa, onun bakireliğinin sona erecek olması nedeniyle hem kendinin hem de eşinin kaygı duymaları ve gerilim içinde olmaları da olağandır. Kadının gerginliği çoğunlukla vajina girişindeki kasları büsbütün sıkıp büzer. Sinirlerimiz gerilince boyun, boğaz, omuz kaslarımız sıkışmaz mı? Bu da böyle bir sıkışmadır işte. Kimi zaman gerginliğimizi fark edebilirsek kaslarımızı kendi kendimize, bilinçli olarak gevşetebiliriz. Kimi zaman da kaslarımıza söz geçiremeyiz.

"İlk gece"de cinsel ilişki sırasında gelinin geleneksel olarak çektiği can acısının başlıca nedeni vajina girişindeki kasların aşırı sıkışıp gerilmesidir. Vajinaya giriş (penetrasyon) yapmaya çalışan erkek cinsel organı penis bu işi gerçekleştirebilmek için vajina girişini zorladıkça kadın can acısı duyacaktır, işte bu kasları kadın bilinçli olarak, bir dereceye kadar gevşetip gevşek tutabilir. Başarılı bir ilk gece yaşamak isteyen kadınlar, evlenmeden önce bu kasları büzüp gevşeterek alıştırma yapmalıdırlar, ilk cinsel ilişki`nin heyecanı sırasında bu alıştırmaları hatırlayıp uygulayabilirlerse ilk penetrasyon sırasında daha az can acısı duyacaklardır.

Kadının aşırı gerginliğini önlemek için yapılabilecek olan başka bir şey de kızlık zarı (himen) konusundaki masalları açıklığa kavuşturmaktır.

Gerçekte kızlık zarı vajina girişini ancak kısmen kapayan, oldukça ince bir zardır. Tümden kapalı olması imkânsızdır, hiç değilse âdet kanı oradan akacaktır. Kızlık zarı aralığı kiminde çok küçük, kiminde nispeten geniş olur. Kimi kızlık zarı oldukça kalın, kimisi ipinceciktir. Ne var ki kızlık zarı elastik bir dokuda olduğu için zardaki aralık, kas gevşetmesi ile ya da penisin zorlamasıyla genişleyebilir. Aralık, penisin zorlamasıyla genişlerse, bu durum biraz kanamaya ve geçici bir ağrıya neden olur, ama vajinanın kendisi herhangi bir zarar görmez.

Âdet sırasında tampon kullanan genç kızlarda zar gevşemeye alışmıştır.

Buna rağmen genç kız, ilk cinsel ilişki çocukluktan kalan "iyi bir kız" olma isteği nedeniyle kendini bilinçsiz olarak gerebilir. Biz dönelim ilk gece`ye. Kaslarını kendi kontrol etmeyen kadının ilk cinsel ilişki sırasındaki heyecan arasında iyice gerginleşmesi doğaldır. Üstelik normal olarak cinsel heyecanlanma sırasında vajinanın iç duvarlarının sızdırdığı kayganlaştırıcı, nemlendirici salgılar da bu gerginlik yüzünden iyice kıtlaşacaktır. Bu yüzden kızlık zarı, normalde olduğundan çok daha kalın ve gergin duracaktır.

Bu da erkeğin penetrasyonu gerçekleştirebilmek için aşırı güç ve baskı kullanmasını gerektirecektir. Böyle bir durum eşlerin ikisi için de ürkütücü bir durumdur! Kadın saldırıya uğramış gibi olurken erkek üstüne düşeni başarabilmek uğruna sevdiği kadına ıstırap vermek zorunda kalarak dehşete kapılabilir.

Birleşmeye biraz ara vermek, konuşmak, dinlenmek, birbirinizi yüreklendirmek kimi durumlarda başarıyı kolaylaştırabilir. Biraz krem kullanmak da yarar sağlayabilir. Bu arada erkeğin kaygı ve sinir gerinliği yüzünden tam erekslyon (penisin dikleşip sertleşmesi) olmaması ilk gecelerde sık sık rastlanan bir durumdur. Bu erkeği müthiş sıkar ve üzer, çünkü bu konu güven ve gururunun kökeni olan erkekliğiyle ilgilidir. Erkekliğinin sıfıra indiğini hisseder. Ama paniğe ve iktidarsızlık duygusuna kapılmamak için bilinçli çaba harcaması şarttır. Yoksa duygusal ve cinsel yönden soğuklaşıp uzaklaşabilir.

Eşlerin ilk birleşmeler sırasında düşebilecekleri en ciddi yanılgı herhangi bir nedenle soğukluğa kapılıp duygusal yönden birbirlerinden uzaklaşmaktır. Böyle bir tutum, kişinin kendi kendini ve karşısındakini suçlamasına yol açar. Gerginliği artınr ve yeni başarısızlıklara yol hazırlar. Böyle bir durumda kişinin kendi kabuğuna çekilmesi de yanlıştır. Sevgi, anlayış ve hoşgörüye her zamandan çok ihtiyaç vardır.

Sımsıkı sarılışmak. Öpüşmek. Okşamak. Sevmek. Tatlı, yüreklendirici, umutlandırıcı sözler fısıldamak, yapılması gerekenler bunlardır. Sizin kişisel olarak yapmanız gereken ilk ve başlıca şey de şunu hatırlamaktır: Bu ilk sevişme yalnızca bir başlangıçtır ve önsözdür, asıl öykü daha sonra gelecektir

Şehvetli Erotik Masaj

Tarif ettiğimiz masaj egzersizleri "şehvetli" olarak adlandırılıyor, çünkü bunlar sizi seksi ya da genital duygulardan daha fazlası için cesaretlendiriyor. Şehvetli ve seksi arasında gerçek bir bağ elbette yok, ama sizden istediğimiz kendinizi, genital duygulardan çok, özgür duygulara, oral-genital seks ya da ilişkiye girmek gibi seksi aktiviteler yerine, ortak zevk veren aktivitelere hazırlamanız. Masaj teknikleri verirken ayrıntıya inmeyeceğiz. İstediğimiz, şehvetli masaj ın genel kuralımı ve olabildiğince doyuma ulaşabilmeniz için önemli ipuçlarını size belirtmek. Burada öğrendiklerinizi genişletmekte özgürsünüz.

1- İlk olarak, masaj ınız için bir mizaç belirleyin. Ortamı her ikinize de uyacak kadar rahat ya da romantik yapabilirsiniz. Oda sıcaklığının beraber çıplak kalabilmeniz için uygun olmasına ve ışığı göz kamaştırmayacak parlaklıkta ayarlamaya (mum ışığı bunun için uygun) dikkat edin. İsterseniz rahatlatıcı bir müzik çalın.

2- Her ikiniz için de günü rahatsız edilmeden geçirebileceğiniz bir zaman seçin (mümkünse 30 dakika-1 saat) Bunu uyumadan hemen önce yapmak isteyebilirsiniz. Yorulmayı bekleyin bu sizi sinirli yapar ve bu deneyimden alacağınız zevki arttırır.

3- Başlamadan önce, birlikte az zaman geçirmeye çalışın. Biraz konuşmak ve bir bardak şarabı paylaşmak isteyebilirsiniz. İlk olarak birlikte bir duş almayı ya da banyo yapmayı da deneyebilirsiniz.

4- Bu deneyimin amacı, aldığınız zevki artırmak ve partnerinizin fiziksel uyarıcılara -genital olması şart değil- verdiği tepkileri anlamanızı sağlamak. Vücutlarınızın farklı bölümlerini dönüşümlü olarak okşayacak, ovacaksınız. Kendinizi uyarılmış hissedeceksiniz ancak amaç bu değil, uyarmak için uğraşmayın. İlk zamanlarda genital bölge ve göğüsler hariç her yere masaj yapabilirsiniz. Ayak parmaklarını, uyluk kemiğini, karnını, kollarını, yüzünü, saçlarını, ayaklarını, kalçalarını keşfedin. Bunu yavaşça yapın -her biri için en az 10-15 dakika ayırın. Unutmayın bu sıradan bir masaj değil. Şehvetli olması düşünülüyor, ezici değil. Bu yüzden yoğuran güçlü dokunuşların yanında hafif okşayan dokunuşlar da deneyin. Avuç içinizi, parmak uçlarınızı, tırnaklarınızı, saçlarınızı, dudaklarınızı, bir parça metal ve tüy kullanın.

5- Dönüşümlü olarak bu işi yapacağınızdan, nelerin iyi nelerin kötü olduğunu konuşmak çok önemli. Masaj yapılan kişi, masaj yapanın en etkili uyarıcıları kullanmasında ona yardımcı olmak amacıyla "iyi, daha güçlü, tırnaklarını daha çok kullan, daha yavaş, mmm..., evet bu harika" gibi ifadeler kullanılır. Eğer masaj yapan kişi karşısındakinin duygularından emin değilse "bu nasıl?" ya da "şimdi daha iyi mi hissediyorsun?" gibi sorular yöneltebilir. Hoşlandıklarınızı ve hoşlanmadıklarınızı açık bir ifade ile anlatmak çok önemli. İletişim, kişisel olarak daha fazla zevk alıp vermenizi sağlar. Herkesin değişik ihtiyaç ve zevkleri vardır. Bunlar, kişiden kişiye değişir. Birbirine nasıl iyi hissettiğini söylemek her masaj ı, daha sonra her ilişkiyi daha az sıradanlaştırır, daha içten hale getirir.

6- Üçüncü ve dördüncü seanslarda, göğüs masajını ekleyebilirsiniz. Yine kendi zevklerinize göre vuruş ve dokunuşlar deneyebilirsiniz.

7- Son olarak altı ve yedinci masaj larda ya da her ikinizde bunun için kendinizi hazır hissettiğinizde genital bölgeyi masaj ınıza katın (8. bölüme kadar beklemek isteyebilirsiniz). Birbirinize zevk vereceğini düşündüğünüz fikirleri uygulamaktan kaçınmayın. Genital bölgeyi masaja katma sırası geldiğinde sadece bu bölgeye yoğunlaşma ve vücudun geri kalan bölümlerini unutma eğilimi vardır. Bu endişe yaratır ve masaj dan alacağınız zevki azaltır. Bu yüzden genital bölgeye dokunup keşfetmeye başladığınızda, bunu tıpkı diğerleri gibi bir zevk kaynağı olarak düşünün ve masaj zamanınızın uygun bir bölümünü buna ayırın.

8- Masaj yaptırırken nerenize dokunuluyorsa, oradaki duygulara yoğunlaşmaya çalışın. İlginizin bu duygularda kalmasına izin verin. Eğer konsantrasyonunuz dağılırsa partnerinizin dokunuşlarını beyninizle takip edin. Bu, masaj dan daha çok zevk almanızı ve rahatlamanızı sağlar. Masaj yaptırma sırası size geldiğinde, nelerin hoşunuza gidip daha iyi olduğunu söylemek dışında başka bir sorumluluğunuz olmadığını hatırlayın.

9- Eğer masaj seanslarınızın iyi gitmediğini fark ederseniz (ya da farklı bir şey denemek isterseniz) seansın odağını değiştirmeyi deneyin. Partnerinize zevk vermeye odaklanmak yerine, kendinize en çok zevk veren masaj ı uygulamaya başlayın. Tek kısıtlama, partnerinizi incitecek ya da ona zarar verecek hiç bir-şeyi yapmamanız. Zevk alacak olan partner, masaj ı yönlendirmekten çok rahatlamak ve kendi duygularına konsantre olmak zorundadır. Genelde partnerlerinin zevk almasına odaklanmış olan kızgın ve mutsuz çiftler, özgür olduklarında rahatlayıp masajdan zevk alabilmektedirler.

Bütün bu öneriler diğer çiftler için yararlı oldu. Ek olarak, bazı çiftler masaj ın etkilerini ve içeriğini değiştirmek için masaj ı değişik yağlarla (losyonlarla) denemek istediler. Yağlar, dokunuşları yoğunlaştırır ve cildinizi daha sıcak yapar. Losyonlar, kuruduktan sonra biraz yapışkan olurlar ve cildin soğuk olmasını sağlarlar. Pudra başka bir olasılıktır. Herhangi bir parfüm içeriği de kullanılabilir. Genital bölge hassas olduğundan masaj yaparken steril bir jelden başka bir şey kullanmayın. "K-Y"ya da "lubrifax" bu amaçla kullanabileceğiniz ve eczanelerde bulabileceğiniz yağlardır. Keşfedin ve neyin sizin için iyi olduğunu bulun.

Ruh haliniz kötü ise partnerinize kızgınsanız, yorgunsanız ya da çılgın gibiyseniz bu masaj dan alacağınız zevki tamamiyle etkileyecektir. Bazen zevkin kontrolü ele almasına izin vererek sizi sıkan sorunların üstesinden gelebileceksiniz. Diğer zamanlarda ise sizi sıkan her neyse ondan kurtulamayacaksınız. Şehvetli masaj ın zevk vermediğini ya da kendinizi kötü hissettiğinizi fark ederseniz durun ve partnerinizle size neyin engel olduğunu tartışın. Bu size, duyguları paylaşma ve sorunlarla ilgilenmeye başlama şansı verir.

Utangaç kadınlar

İtiraf edin ki siz müzmin bir utangaçsınız! Partnerinize seksi sözler söylemeyi bırakın, sevgilinizin yatakta istemediğiniz şeyleri yapmasına bile itiraz edemiyorsunuz. "Böyle gelmiş böyle gitmez" diyorsanız, o zaman adım adım utangaçlıktan kurtulmanın tam zamanı!...

Prezervatif kullanmasını söylemeye utanıyorsanız...

Ona prezervatif kullanması gerektiğini söylemek için en uygun zaman hangisi? Evden içeri girer girmez? Ön sevişme sırasında? Ya da tam cinsel birleşme başladığı anda? Utangaç bir kadın için bu sorunun yanıtı her zaman "hiçbir zaman" olacaktır. Çünkü o henüz sutyeninizi açmaya uğraşırken, siz komodinin gözünden bir prezervatif çıkardığınızda, kötü bir tepkiyle karşılaşmaktan korkuyorsunuz. Ama unutmayın ki, cinsel yolla bulaşan hastalıklara yakalanmayı ya da hamile kalmayı istemiyorsanız, "prezervatif kullan" demekten başka çareniz yok. Utangaç bir aşık olsanız bile, o sizi öpüp okşarken prezervatifi paketinden çıkarmak size düşüyor. Eğer itiraz edecek olursa, utangaçlığı bir kenara bırakıp bu konuda ciddi olduğunuzu belirtin. Hatta "prezervatif yoksa seks de yok" gibi bir cümle kurun...

Yatakta ne istediğiniz söylemek

Utangaç bir kadın olarak yatakta ne istediğiniz söylemeye diliniz varmıyorsa, basit bir anahtar cümlemiz var sizin için: "Söyleme, göster!" Ona "Bana sıkıca sarıl, sonra da elini şuraya koy" demek yerine sıkıca sarılın ve elini okşayarak nereye koymasını istiyorsanız, oraya doğru itin. Yatakta çiftler hareketlerini partnerlerine göre düzenler. Yani siz hızlanırsanız, partneriniz de hızlanacaktır. Siz yavaşlarsanız o da yavaşlayacaktır!

Yatakta ne istemediğinizi söylemek...

Yatakta partnerlerinin yaptıklarından hoşlanmadıklarını ifade eden kadınların sayısı oldukça az. Oysa bu sandığınızdan kolay. "Oraya dokunmanı istemiyorum" diyerek ilişkiyi berbat etmenize gerek yok. Biliyorsunuz ki, onun isteği de sizi memnun etmek. Bu durumda yine "göstermeniz" yeterli olacaktır. Ya da kulağına hafifçe "Sevgilim biraz daha yavaş olur musun" diye fısıldayabilirsiniz...

Oral seks yapmak, yaptırmak...

İşte asıl utangaçlık yaratan durumlardan biri... Eğer partnerinizin size oral seks yapmasından hoşlanmıyorsanız, aslında çok şey kaçırdığınız ortada! Bu konudaki utangaçlığınızı ortadan kaldırmak için seksten önce ılık bir duş alın. İlişki sırasında partneriniz kendiliğinden "aşağı" doğru iniyorsa, itiraz etmeden kendinizi rahat bırakın... Ona oral seks yapmaya gelince... Yazık ki tüm erkekler kendilerine oral seks yapılmasını severler. Eğer onun ısrarlarına utangaç hayırlarla yanıt veriyorsanız, bir de zifiri karanlıkta bunu yapmayı deneyin... Biraz da alkollü olursanız, daha keyifli olabilir.

Regl döneminiz olduğunu söylemek...

Yine ayın o malum günleri...Öpüşmeye başlıyorsunuz, bir süre sonra eli pantolonunuzdan içeri kayıyor. Siz elinizi hızla onun elinin üzerine koyup durduruyorsunuz. Çünkü sevişecek durumda değilsiniz. Regl döneminde sevişmek kişisel bir tercih. Bazı kadınlar sevişir, bazı kadınlar sevişmez. Eğer sevişmek istemiyorsanız, bunu sevişme noktasına gelmeden söyleyin. Eğer bunu söylemeye utanıyorsanız, tuvalette onun görebileceği bir yere tampon ya da ped bırakın... Başka yapacak bir şey yok!

Obezler İktidarsızlığa Daha Yatkın

Toplum sağlığını tehdit eden obezitenin birçok afiyet sorununun yanı dizi iktidarsızlığa da yol açtığı bildirildi.

Kocaeli Üniversitesi (KOÜ) Üroloji Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Melih Çulha, AA muhabirine yaptığı açıklamada, sağlıksız beslenmenin yol açtığı şişmanlamanın modernleşmeyle ile arttığını, dünyanın en büyük "salgın hastalığı" haline geldiğini söyledi.

Çoğunlukla düşük gelir grupları, kentte yaşayanlar ve kadınlarda görülen şişmanlığın nedenlerinin başında yüzde 50 birlikte beslenme değişikliği, alkol, devinim eksikliği, muhtelif ilaçlar ve doğum gibi etraf faktörlerinin geldiğini ifade eden Prof. Dr. Çulha, şişmanlığın yüzde 35’inin kalıtsal, yüzde 15’inin de genetik nedenlerden kaynaklandığını dile getirdi.

Obezitenin hızla yayıldığını, özellikle çocukların büyük risk altında olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Çulha, araştırmaların önümüzdeki yıllarda dünya nüfusunun kritik 1 bölümünün şişman olacağı sonucunu ortaya koyduğunu dile getirdi.

Cinsel fonksiyonu olumsuz etkiliyor

Prof. Dr. Çulha, obezitenin kadın ve erkekte cinsel fonksiyonu muhtelif yönlerden olumsuz etkileyebileceğini, obez erkeklerde erkeklik hormonu testosteronun, artan yağ dokusunda enzimlerin de etkisiyle hızla kadınlık hormonu östrojene dönüştüğünü belirterek, "Bu durumda, azalan testosteron ve artan östrojen birçok sorunu beraberinde getirir" dedi.

Bu sorunların cinsel dilek ve ereksiyon kalitesi birlikte sıklığının azalması, fiziksel kuvvet kaybı, unutkanlık, halsizlik olduğunu ifade eden Prof. Dr. Çulha, şunları söyledi: "Obezite nedeniyle artan östrojen yağlanmayı da tetikleyerek durumu 1 kısır döngüye çevirebilir. Şişmanlık nedeniyle meydana gelen bu olumsuz gelişmeler bütün aşırı kilolu erkeklerde eşdeğer anda ortaya çıkmayabilir.

Ancak yapılan araştırmalar iktidarsızlığın obezlerde diğer kişilere göre epey daha yüksek olduğunu ortaya koymuştur. Yani kilo arttıkça iktidarsızlık da artmaktadır." Egzersiz yapmama, kilo alma ve hareketsiz yaşantının vücudu iktidarsızlığa hazırlayan etmenler olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Çulha "Bütün bu etmenler vücudun şeker ve yağ dengesinin de bozulmasına yol açıp sorunu büyütebilir. Bu olumsuzluklara rağmen obezite sorunu, vücudu etkilemeden şeker ve yağ dengesi korunarak çözüme kavuşturulduğu taktirde şahıs eski sağlıklı günlerine geri dönebilir" diye konuştu.

Cinsel yaşamdaki tehlikeler

Kadınların cinsel hayatlarında partner sayısının artması, rahim ağzı kanserine yakalanma olasılığını yükseltiyor.

Dokuz Eylül Üniversitesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Bülent Gülekli, cinsel yaşamda eş sayısının artmasının, afiyet açısından olumsuz etkileri bulunduğunu söyledi. Bu durumun rahim ağzı kanserine yakalanma riskini artırdığının bilinen 1 hakikat olduğunu kaydeden Prof. Dr. Gülekli, AIDS, Hepatit B, Hepatit C ve benzeri cinsel temasla bulaşan hastalıkların da partner sayısındaki artışa paralel bi şekilde risk oluşturduğunu anlattı.

Prof. Dr. Gülekli, bu hastalıkların bulaşma tehlikesini ortadan kaldırmak sebebiyle çiftlerin elbet koruyucu önlemlere başvurmaları gerektiğini bildirdi.

Bu arada ABD'de yapılan 1 araştırma, 15 yaşındaki gençlerin yüzde 25'ten fazlasının, cinsel ilişki deneyimine sahip olduğunu ortaya koydu.

Birçok lise öğrencisinin, kürtajı yaptırdığı, cinsel temasla bulaşan tehlikeli hastalıkların erişkinlere göre bu kesimde daha çok yayıldığı bildirildi.

Cinsel Hastalıklar Artıyor

Cinsel ilişki yoluyla bulaşan hastalıkların 45 yaş üzeri kişilerde 10 yıldan daha az 1 sürede 2 katına çıktığı ve gençler arasında olduğundan daha süratli artığı kaydediliyor.

Cinsel ilişki yoluyla bulaşan hastalıkların 45 yaş üzeri kişilerde 10 yıldan daha az 1 sürede 2 katına çıktığı ve gençler arasında olduğundan daha süratli artığı bildiriliyor.

İngiliz yayın kuruluşu BBC’ye göre, afiyet Koruma Dairesi’ nin çalışması internet buluşmalarının ve erektil işlevsizlik ilaçlarının bu sonuçlardan kısmen mesul olduğunu gösterdi. Haberde, özellikle erkeklerin durumdan etkilenerek herpes, frengi, bel soğukluğu ve genital siğiller gibi hastalıklara yakalandıkları bildirildi. BBC, trajik bi şekilde bu yaş grubundaki kadın ve erkeklerin cinsel sağlıklarının büyük oranda ihmal edildiğini kaydederken, cinsel yolla bulaşan enfeksiyonların insanları güvensiz cinsellikten kaçınmaya yönlendiren afiyet kampanyalarına rağmen hem gençlerde hem de yaşlılarda yükseldiğini belirtti.

İlk Cinsel İlişki

İLK CİNSEL İLİŞKİ ( SEKS ) Genç kızların bir çoğunda kızlık zarı ile ilgili anlatılan abartılı hikayeler nedeni ile ilk cinsel ilişkin`in çok ağrılı bir tecrübe olacağı inanışı vardır. Bu inanış ilk cinsel ilişki`den korku duyulmasına neden olmaktadır. Bu gereksiz korku zamanla cinsel isteksizliğe kadar varan cinsel fonksiyon bozukluklarına neden olabilir.

Kızlık zarı vajen girişinden yaklaşık 1 cm içerde bulunan mukoza kıvrımıdır. Vajina girişinde darlık meydana getirir. Vajinal salgıların ve adet kanının dışarı akması için ortasında açıklık mevcuttur. Kızlık zarının şekli, esnekliği ve kalınlığı kişiden kişiye farklılık gösterebilir. Bazen cinsel ilişki sırasında kanama yapmayacak kadar ince ve elastik olabilirken bazen de cinsel ilişki`yi engelleyecek kadar kalın olabilir. Genellikle ilk cinsel ilişki sırasında yırtılan kızlık zarı kanama meydana getirir. Ancak bazı durumlarda kızlık zarı esnektir ve penis vajinaya girse bile yırtılmamaktadır. Böyle durumlarda kızlık zarı cinsel ilişki ile değil de ancak doğum anında yırtılmaktadır. normal bir durumda ilk cinsel ilişki sonrasındaki kanama yaklaşık 60 dakika kadar sürmektedir.

Cinsel ilişki`ye başlamadan önce kadın ilişki`ye ne kadar hazırsa ve cinsel ilişki`yi ne kadar çok arzuluyorsa vegenin kayganlığını sağlayan salgılar o derecede çok salgılanacak ve ilk cinsel ilişki ve ağrısız olacaktır. Ancak kadın kendini hazır hissetmeden cinsel ilişki`ye girmenin denenmesi kızlık zarının düzensiz yırtılmasına neden olabilir. Bu durumda ağrı ve kanama daha fazla olur.

O nedenle özellikle ilk cinsel ilişki öncesinde kadının tam olarak uyarılması gerekmektedir.

Erken Boşalma

Boşalmanın (Ejakulasyon) penis vajinaya girdikten sonra cinsel tepkileri normal olan bir eşi tatmin edemeden olması veya kişinin isteğinden önce olmasına Erken Boşalma (Premature Ejaculation) denir.

Genellikle dile getirilmesi güç olduğundan ve göreceli bir kavram olduğundan rastlanma sıklığı konusunda yeterli bilgi yoktur. Ancak 25 yaşın altındaki genç erkeklerin üçte birinde ve 40 yaşın üzerindekilerin % 10 unda görüldüğü sanılmaktadır. Aslında hemen her erkek hayatının bir bölümünde bu sorunla karşılaşabilir. En azından ilk cinsel deneyimleri esnasında oluşan gerginlik için erken boşalma görülebilir ve zamanla ejakulasyonu kontrol etmeyi öğrenirler.

Sebepler:

Erken Boşalma`nın birinci sebebi biyolojiktir. Erkekte normal fizyolojik boşalma ve orgazm penis vajene girdikten 2-3 dakika sonra olmaktadır. Oysa kadınlarda normal fizyolojik orgazm ve doruğa ulaşma penis vajene girdikten yaklaşık 12-14 dakika sonra olmaktadır. Ancak çoğu kadın sadece penisin vajene girmesi ile orgazma ulaşamaz diğer cinsel uyarılara da gereksinim duyarlar. Kadınların yaklaşık % 10 u ise cinsel uyarılara rağmen hiçbir şekilde orgazm olamamaktadır.

Diğer sebepler arasında ise günah işleme veya suçluluk duygusu, hastalık kapma, gebe bırakma, başkası tarafından mahrem yerlerinin keşfedilme korkusu ; aşırı isteğin verdiği gerginlik gibi psikolojik faktörler önemli rol oynamaktadır.

Bazen prostat iltihapları veya sinirsel yolları etkileyen hastalıklarda rol oynamaktadır.

Tedavi:

Sebebin açığa çıkarılması, endişelerin giderilmesi , sık cinsel ilişkide bulunarak cinsel gerilimin azaltılması bazen işe yarayabilir.

Erken boşalma eşlerin biri veya her ikisi içinde cinsel sorun halini alırsa tedavisi gerekir.

Sıkıştırma Tekniği: Masters ve Johnson tarafından geliştirilen bu metodda kadın erkeğin penisini boşalma yaklaşana kadar uyarır. Boşalma oluşacağı anda kadın erkeğin penisini erksiyonun bir kısmı kayboluncaya dek sıkar. Bu teknikde amaçlanan orgazm öncesi hissedilenleri ve geciktirmeyi erkeğe öğretmektir. Elle uyararak hareketsiz bir ilişki ile başlayan bu teknik daha sonra kaydırıcı bir krem kullanarak,kadının üstte olduğu pozisyonda hareketsiz olarak , kadının üstte olduğu pozisyonda hareketli olarak sürdürülür. Master ve Jhonsons bu tekniği öğrenerek uygulayanların %98 inde erken boşalma sorununun ortadan kalktığını bildirmiştir.

Dur-Başla Tekniği: Bu teknikte kadın erkeğin penisini 3 kez ardı ardına boşalma olasıya kadar uyarır, ancak boşalma olmadan önce uyarıyı keser. Dördüncü denemede ise boşalma`ya izin verilir. Haftada 3 kez erkek boşalma`sını kontrol edesiye değin tekrar edilir. Boşalma`nın kontrol edildiğinden emin olunduğunda bu işlem kayganlaştırıcı bir kremle denenir. Daha sonraki aşamalarda kadının üstte olduğu pozisyonda hareketsiz olarak , kadının üstte olduğu pozisyonda hareketli olarak ve son olarak yanyana pozisyonda dur-başla tekniği uygulanır. Bu teknikle erkek uyarılma sona erdirilmediği takdirde boşalacağı zamanı öğrenir. Bu tekniği uygulayanların % 90-95 inde boşalmanın 10-15 dakikalara uzayabildiği bildirilmiştir.

Psikoterapi ve depresyon tedavisi: Bazı vakalarda erken boşalma derinlerdeki bir ruhsal çatışmadan veya depresyondan kaynaklanıyor olabilir. Bunların açığa çıkarılması, psikoterapi uygulanması veya depresyonun tedavisi erken boşalmayı da engelleyebilmektedir.

Not: Bu sayfa okuyucularımızdan gelen yoğun istekler üzerine ve arama motorumuzda ençok aranan konulardan biri olması için sadece bilgilendirme amacı ile hazırlanmıştır. Bu bilgiler kesinlikle online olarak teşhis ve tedavi amacını gütmemektedir. Bu tür bir sorununuz olduğunda mutlaka Uzman Hekime görününüz.

Vajinismus Sorunu

Kadınlarda korku ve bilinçaltına itilmiş olayların bacakların kasılmasına, ağrı ve acı duyacağına dair korkuların ortaya çıkmasına neden olmaktadır. Ülkemizde sanılandan daha çok kadının başlıca sorunudur.

1- Vajen kaslarının kasılması
2- Geçmişde yaşanmış cinsel bir travma
3- Bilinçaltına yerleşmiş ancak bilinmeyen bir düşüncenin yada davranışın psikosomatik etkisi
4- Ağrı eşiğinin düşük olması
5- Ağrı ve acı duyulacağına dair korku ve inanışlar
6- Kadının meta olarak görülmesi ve cinsel obje olarak algılanmasına karşılık gelişen vajinismus
7- Uygun olmayan bir ilişki sonrası erkekten sakınma ve buna bağlı gelişen vajinismus
8- İlk gecede veya kadının evlilik öncesinde yaşadığı ağrılı yada zorlayıcı yaklaşımlara bağlı olanlar. Öğrenilmiş çaresizlikler.
9- Cinselliğin ve birlikteliğin pis, iğrenç yada çirkin olduğuna dair inanışlar,
10- Çevreden duyulan abartılı ilk gece hikayeleri, öğretilmiş çaresizlik.
11- Çocukluk yıllarında makattan fitil kullanılması,
12- Geçmişte genital bölgeye gelen bir darbe yada travma
13- Cinsellikle ilgili katı yasaklar ve tabular içinde yetişme,
14- Yanlış inançlar,
Örnekler çoğaltılabilir.

Hipnozla yapılacak, 2-3 günlük hücüm uygulamayla vajinismus sorunu ortadan kaldırılabilir ve daha da öte, cinselliğin kalitesinin artırılmasına da olanak sağlanabilir.

Cinsel İstek Kaybı

Kadın ve erkekte, cinsel istek kaybı, benzer sorunlardır. Cinsel istekler konusunda iki teori öne sürülmektedir.

Birinci teoriye göre bireylerin cinsel istek düzeyleri birbirinden farklıdır ve bu farklılıklar doğuştan kazanılmış özelliklerdir. Bu nedenle bazılarının cinsel istek veya kapasiteleri çok yüksek iken, bazıları yaşam boyunca çok az cinsel ilgi gösterebilirler. Bu durum, bir ölçüde bireyler arasındaki boy uzun1uğu veya göz rengi farklılıklarına benzetilebilir.

İkinci teoriye göre ise, yaşam olayları veya eğitim ile yasaklanmadığı, bastırı1madığı veya saptırı1madığı sürece cinsel dürtü herkes için çok önemli bir itici güçtür. Klinik deneyimler ikinci teoriyi desteklememize neden olmaktadır. Cinsel istek azalması sorunları olan hastaların genellikle bu kaybı açıklayacak çok sayıda nedenleri vardır.

Cinsel istek kaybı, isteğin azalması, uyarı sonucu cinsel tepki a1ındığı halde istek olmaması, uyarı sonunda da cinsel tepki olmaması veya nefret şeklinde ortaya çıkabilir. Nefret, cinsel ilişkide bulunamayacak kadar olumsuz duyguların mevcut olması anlamına gelir. Bu, genel olarak her türlü cinsel aktiviteye karşı o1abildiği gibi sadece belli bir düşünce, inanç veya davranış şekline karşı da geliştirilebilir (örneğin, oral seks gibi). Genel olarak insanlar ödüllendirici bir davranışı tekrarlama eğilimindedirler (cinsel veya başka tür bir aktivite).

Tersine, belli bir davranış anksieteye neden oluyorsa, kaçınmaya çalışılır, dolayısıyla nefret ortaya çıkar. Cinsel istek kaybı olan insanlarda, çocuk1uk dönemindeki yasaklayıcı eğitim ve başarısızlık beklentisi, utanç, acı veya yetersizlik korkusu, gerçek yasaklamalar veya acı deneyler kadar önemlidir. İstek kaybının aksine, eşler arasında cinsel isteklerin farklı düzeylerde olması, sık rastlanan fakat daha az ciddi bir sorundur.

Bir ilişki disfonksiyonel hale geldiğinde, sıklıkla eşlerden biri, diğerinden çok daha fazla cinsel yakınlık ister. Bu abartılmış farklılıklar, eşler diğer sorunlarını çözüp tekrar iletişim kurabildiklerinde ortadan kalkar. Cinsel istek kaybı, çok sayıda seksüel disfonksiyonun seyri sırasında ortaya çıkabilir. Organik hastalıklar erkeklerde olduğu gibi, kadınlarda da cinsel tepkileri olumsuz yönde etkiler, fakat genellikle kadınlarda cinsel tepki üzerine etkileri, erkeklerden daha azdır. Yine de, diyabetik kadınların % 50 sinin sonunda anorgazmik o1acağı bilinmektedir. Estrojen eksik1iğine bağlı ikincil vajinal atrofi (cerrahi sonrası veya menopoz sonrası), ağrılı ilişkiye neden olur. Eğer atrofi çok ilerlemişse krem veya hap şeklindeki estrojenle tedavisi çok başarılı sonuç verir. Organik pelvik veya genital hastalıklar da ağrılı ilişkiye ve giderek cinsel istek kaybına neden olabilirler. Doğum kontrol hapı kullanan bazı kadınlarda da istek kaybı görülürse de, bu durum daha ziyade psikolojik nedenlerden kaynaklanmaktadır (depresyon, üzüntü, bastırılmış öfke, histerik kişilik, vb. gibi).

Kronik yorgun1uğun kadının cinsel tepkileri üzerindeki etkileri sıklıkla göz ardı edilir. Jinekologlara göre, yuvaya gidemeyecek kadar küçük çocuğu olan her kadında, bu tip sorunlarla karşılaşıldığında kronik yorgunluğu akla getirmek gerekir. Klinisyenlerin, kadınlarda fiziksel yakınma veya seksüel fonksiyon bozuklukları ile uğraşırken, kronik yorgun1uğun da bir neden olabileceğini unutmamaları gerekir. Genel olarak, doğum, ameliyat, kanser, sürekli diyet yapma, aşırı kilo kaybı gibi vücut direncini düşüren hastalık ve durumlarda geçici veya sürekli olarak cinsel istek kaybı görülebilir.

Cinsel fonksiyon bozukluğuna neden olan veya cinsel fonksiyon bozukluğu şeklinde ortaya çıkan diğer sorunlar.A- Madde Bağımlılığı 1- Alkolizm 2- Diğer Madde Bağımlılıkları

B- Kişilik Yapısı 1- Obsesif/Kompulsif Kişilik 2- Histerik Kişilik 3- Pasif/Bağımlı Kíşilik 4- Pasif/Agresif Kişilik

C- Fiziksel Sorunlar 1- Fiziksel Hastalìklar, nörolojik bozukluklar, damarsal bozukluklar. 2- Menopozal Semptomlar, vajinal kuruluk, östrojen yetmezliği 3- Doğum Kontrol Hapları 4- İlaçlar 5- İnfertilite, özellikle zamanlanmış ilişki

D- Duygusal Faktörler ve Stres 1- Bastırılmış öfke 2- Üzüntü-Yadsıma, suçluluk duygusu, depresyon veya öfke 3- Depresyon 4- Gebelik Korkusu 5- Kişiler Arasında Anlaşmazlık 6- Bedensel Görüntü Sorunları 7- Psikozlar 8- Kronik yorgunluk a- Çok Fazla ve Uzun Süre Çalışma b- Küçük Çocuk Bakımı 9- Orta,Yaş Krizi

Sperm ve yumurta kalitesi nasıl korunmalı?

'Sperm ve yumurtanın kalitesi beslenmeye bağlı' diyor uzmanlar. Yani aşırı şişmanlık ya da zayıflık kısırlığa niçin olabiliyor.

Yaş, meslek ya da statü farkı gözetmeksizin herkesi etkileyen stres de üreme sağlığını olumsuz etkiliyor. Kısırlık tedavisini de güçleştirebiliyor. Sağlıklı 1 fertilitenin yolu dengeli beslenmek ve stresten arınma yöntemlerinden yararlanmaktan geçiyor.

Çevresel kirlilik, hormonlu gıdalar, birtakım ağır metaller ve daha nice etkenler nedeniyle kısırlık bireylerin öncelikli kritik sorunlarından. Aşırı şişmanlık ya da aşırı zayıflık birlikte hiçbir vakit yakamızı bırakmayan stres de günümüzde kısırlığa yol açan kritik faktörlerden. Beslenmenin dahi kadınların yumurtalıkları birlikte erkeklerin spermleri üzerinde olumsuz etkiye sahip olduğu araştırmalarla kanıtlanmış. yanlış beslenme alışkanlıkları sağlıklı yumurta üretimini önlüyor, sperm sayısının azalmasına yol açıyor. Bu da ya doğal yoldan hamile kalma şansını azaltıyor veya düşük riskinin artmasına niçin oluyor.

Hatalı beslenme alışkanlığının 1 farklı sonucu ise kısırlık tedavisinin başarı şansını düşürmesi. Özellikle çok kilolu ya da obez olmanın kadınlarda doğurganlığı azalttığına dikkat çeken Beslenme Uzmanı ve Aile Hekimi Dr. Murat Berksoy, dengesiz beslenmenin, hamilelik gerçekleşse dahi, bu süreçte anne birlikte bebeğin sağlığını riske attığı uyarısında bulunuyor. Özellikle anne adaylarının hamilelik öncesinde sağlıklı beslenmeye hususi ehemmiyet vermeleri gerekiyor.

Hatalı beslenme alışkanlıklarının yanı dizi, bahsettiğimiz gibi, yaşam şartlarının yarattığı stres de hem erkekte hem de kadında üreme sağlığını olumsuz etkiliyor. mesela stres altındaki erkeklerde zamanla psikolojik bozukluklar ortaya çıkabiliyor. Ruhsal mesele nedeniyle kullanılan antidepresanlar da sperm faaliyetlerini azaltan kritik etkenlerden. Stres, kadınlarda da yumurtlama bozukluklarına niçin bi şekilde üreme sağlığını olumsuz etkileyebiliyor. Hal böyle olunca da, infertilite kliniklerine başvuran çiftlerin sayısı gün geçtikçe artıyor. Çocuk sahibi olmak isteyen çiftler 1 yandan uzun seneler sürebilen yorucu 1 tedavi sürecinin yarattığı sorunlarla başa çıkmaya çalışırken, diğer taraftan eş-dostun aşırı meraktan kaynaklanan soruları ya da lüzumsuz müdahaleleri karşısında yoruluyor ve yine stresle boğuşuyorlar.

Kaygı, gerginlik, duygusal iniş çıkışlar, hassasiyet, öfke veya korku gibi duygusal meseleler, kısırlık tedavisi gören çiftlerin sıkça karşılaştıkları sorunlardan.

Bu da, belki de epey daha dar sürede başarıyla sonuçlanabilecek olan tedavinin uzamasına ya da başarısız kalmasına niçin olabiliyor. Psikolog Elif Orhon da, çocuk sahibi olabilmek ya da tedavi sürecini daha kolay atlatabilmeniz sebebiyle, iç dünyanızda fırtınalar koptuğunda, duygusal yakınmalarınızla başa çıkabilmeniz için tedavi gördüğünüz merkezin psikiyatri biriminden elbet 1 uzman yardımı almanız gerektiğine dikkat çekiyor.

Sperm ve yumurta kalitesi nasıl korunmalı?

'Sperm ve yumurtanın kalitesi beslenmeye bağlı' diyor uzmanlar. Yani aşırı şişmanlık ya da zayıflık kısırlığa niçin olabiliyor.

Yaş, meslek ya da statü farkı gözetmeksizin herkesi etkileyen stres de üreme sağlığını olumsuz etkiliyor. Kısırlık tedavisini de güçleştirebiliyor. Sağlıklı 1 fertilitenin yolu dengeli beslenmek ve stresten arınma yöntemlerinden yararlanmaktan geçiyor.

Çevresel kirlilik, hormonlu gıdalar, birtakım ağır metaller ve daha nice etkenler nedeniyle kısırlık bireylerin öncelikli kritik sorunlarından. Aşırı şişmanlık ya da aşırı zayıflık birlikte hiçbir vakit yakamızı bırakmayan stres de günümüzde kısırlığa yol açan kritik faktörlerden. Beslenmenin dahi kadınların yumurtalıkları birlikte erkeklerin spermleri üzerinde olumsuz etkiye sahip olduğu araştırmalarla kanıtlanmış. yanlış beslenme alışkanlıkları sağlıklı yumurta üretimini önlüyor, sperm sayısının azalmasına yol açıyor. Bu da ya doğal yoldan hamile kalma şansını azaltıyor veya düşük riskinin artmasına niçin oluyor.

Hatalı beslenme alışkanlığının 1 farklı sonucu ise kısırlık tedavisinin başarı şansını düşürmesi. Özellikle çok kilolu ya da obez olmanın kadınlarda doğurganlığı azalttığına dikkat çeken Beslenme Uzmanı ve Aile Hekimi Dr. Murat Berksoy, dengesiz beslenmenin, hamilelik gerçekleşse dahi, bu süreçte anne birlikte bebeğin sağlığını riske attığı uyarısında bulunuyor. Özellikle anne adaylarının hamilelik öncesinde sağlıklı beslenmeye hususi ehemmiyet vermeleri gerekiyor.

Hatalı beslenme alışkanlıklarının yanı dizi, bahsettiğimiz gibi, yaşam şartlarının yarattığı stres de hem erkekte hem de kadında üreme sağlığını olumsuz etkiliyor. mesela stres altındaki erkeklerde zamanla psikolojik bozukluklar ortaya çıkabiliyor. Ruhsal mesele nedeniyle kullanılan antidepresanlar da sperm faaliyetlerini azaltan kritik etkenlerden. Stres, kadınlarda da yumurtlama bozukluklarına niçin bi şekilde üreme sağlığını olumsuz etkileyebiliyor. Hal böyle olunca da, infertilite kliniklerine başvuran çiftlerin sayısı gün geçtikçe artıyor. Çocuk sahibi olmak isteyen çiftler 1 yandan uzun seneler sürebilen yorucu 1 tedavi sürecinin yarattığı sorunlarla başa çıkmaya çalışırken, diğer taraftan eş-dostun aşırı meraktan kaynaklanan soruları ya da lüzumsuz müdahaleleri karşısında yoruluyor ve yine stresle boğuşuyorlar.

Kaygı, gerginlik, duygusal iniş çıkışlar, hassasiyet, öfke veya korku gibi duygusal meseleler, kısırlık tedavisi gören çiftlerin sıkça karşılaştıkları sorunlardan.

Bu da, belki de epey daha dar sürede başarıyla sonuçlanabilecek olan tedavinin uzamasına ya da başarısız kalmasına niçin olabiliyor. Psikolog Elif Orhon da, çocuk sahibi olabilmek ya da tedavi sürecini daha kolay atlatabilmeniz sebebiyle, iç dünyanızda fırtınalar koptuğunda, duygusal yakınmalarınızla başa çıkabilmeniz için tedavi gördüğünüz merkezin psikiyatri biriminden elbet 1 uzman yardımı almanız gerektiğine dikkat çekiyor.

Aşk mı? Sex mi?

Kuzey Kutbu’nda yaşayan insanların bile karın değişik şekillerini tarif etmek için kullandıkları birçok kelime var. Peki ya cinsellik eylemiyle ilgili değişik sözcükler var mı? Seks sadece sekstir. Değil mi yoksa? İşte kadın ve erkek perspektifinden sorulan modası geçmeyen soru; aşk yapmak ile seks yapmak arasındaki fark nedir?

Kadınlar arada büyük bir fark olduğunu düşünüyor. Sürpriz olacak tek bir şey var ki o da bu farkın kadın veya erkeğin hisleriyle alakalı olmadığı. Kadınlar derin bir aşk yaşadıkları insanlarla hızlı, şiddetli, kavgalı-gürültülü seks yapabilirken sadece ilgi duyduğu insanlarla yumuşak, tatlı ve ruh okşayan cinsellik yaşayabiliyorlar. İmkansız olduğunu mu düşünüyorsunuz?

Cinsellik keyif ve tutkuyla alakalı. Sadece cinsellikle ilgili bencil (insanın kendisine odaklanması gibi) bir şeyler var. Memnuniyetinizi nasıl maksimum yapabileceğinizi (partnerinizinkini de tabii) bulmaya çalışıyorsunuz hep. Diğer taraftan aşk yapmak başka bir insana şefkat göstermek gibidir. Bağlılık, hassasiyet, saygı ve temasla ilgilidir.

Bir insanı öperek, okşayarak ruhunun penceresi olan gözlerine bakarak sizin için bulunmaz bir mücevher gibi ne kadar eşsiz olduğunu anlatmaktır. Kadınlar için cinselliklerini yaşarken en önem verdikleri şey partnerlerine onunla birlikte olmaktan ne kadar gurur duyduklarını anlatmaktır. Cinsel açıdan tatmin olup olmadıkları ikinci sıradadır.

Kadınlarla ilgili diğer bir gözlemde alkollü olduklarında yatakta harika vakit geçireceklerini bilseler bile çoğunlukla cinselliği yaşamak istememeleridir.

Erkekler ise arada pek bir fark olmadığını düşünüyor. Onlara göre bu ayırımdan tamamen şeytan beyinli kadın dergileri ve romantik hikaye kitapları sorumlu.

Onlar erkek, kabul etmek lazım. Bir penisleri var ve ellerine geçen her fırsatta onlara az da olsa ilgi gösteren birini buluyor ve şanslarını değerlendiriyorlar. Sonradan sarılıyorlar mı? Diğer buluşma da çiçekle sürpriz yapıyorlar mı? Ya da ertesi gün arıyorlar mı? Belki evet belki de hayır. Bazıları bunun derinine fazlaca inse de erkekler genelde vakit geçirebilecekleri bir kadın arıyorlar.

Ta ki, birine gerçekten ciddi bir şeyler hissedene kadar. Bir anda bir fark olduğunu hissediyorlar. Bu fark tamamıyla ne? Şiddetli, kavgalı gürültülü seks değil! Aşk yapmanın temelde iki insanın bağlanmasını iletişimini sağlayan inanılmaz güzel ve ayartıcı bir şey olduğunu keşfediyorlar. Daha da iyisi, ne kadar çok seviyorlarsa o kadar çok bağlanabiliyorlar.

Seks, iki insanın arkadaş olabilmesi için birbirini kullanması gibi. Ama aşk yapmak ancak sevdiğiniz insanı kaybetmeyi bile düşünemediğiniz zaman mümkün olabiliyor.

Hala karışık geliyorsa bir de şu listeye bakın :

Aşk yapmak : Onunla uyanmak için bekleyemiyorsunuz.

Seks yapmak : Uyanmak için bekleyemiyorsunuz.

Aşk yapmak : Tuvaletinizi yaptığınız sırada bile onunla konuşup kıkırdayabiliyorsunuz.

Seks yapmak : Söyleyebilecek çok az şeyiniz oluyor : Cinsel organlarımız birbiriyle çok uyumlu değil mi?

Aşk yapmak : Aşığınızla yatağınızı paylaşıyorsunuz.

Seks yapmak : Yatakta aranıza görünmez bir engel koyuyorsunuz ve ülkenizin sınırları gibi korumaya çalışıyorsunuz.

Aşk yapmak : Onun inanılmaz güzellikteki mavi gözlerine bakarak uyanıyorsunuz.

Seks yapmak : Onun (rengini hatırlamadığınız) gözlerine bakarak uyanıyorsunuz.

Cinsel Performansi Artirmak

Erkeklerde ve Kadınlarda psikolojik kaynaklı değişik sebeplerle oluşan cinsel performans düşüklüğü ve cinsel istek azalması, sonucunu ortaya çıkaran sebepler hipnoz yoluyla ortadan kaldırılabilir yada farklılaştırılarak sonlandırılabilir. Bunun yanında yine hipnoz yoluyla cinsel performans ve cinsel ilişkiden alınan haz şaşırtacak ölçüde artırılabilir.

Cinsel performansın ve cinsellikten alınan hazın artırılmasıyla oluşan fiziksel ve psikolojik bütünlük kişilerin yaşam kalitesini huzurlu ve keyifli noktalara doğru taşır.

Doğru diyetle kolay orgazm

Doğru ve zamanında uygulanan diyet, yalnızca zayıflatmakla kalmıyor, eşdeğer zamanda kadınların daha kolay orgazm olmasını da sağlıyor.

Bu tümce, ABD’li Marena Lindberg’in ''The Orgasmus Diet'' adlı kitabından alıntı... 'Orgazm diyeti’ yapan kadınların cinsel doyuma daha kolay ulaştığını açıklayan Lindberg, kitabında, kadınların daha kolay orgazm olmasını sağlayacak diyet formülünü de veriyor ve uyarıyor: ''Diyet süresince cinsel isteksizliğe yol açabilecek ak şeker, kahve, tütün ve soya ürünlerinden kaçınılmalı.

İşte Lindberg’in 'orgazm diyeti’

Normal vücut yapısına sahip olan kadınlar, günde 1 kapsül balık yağı yutmalı. İkinci hafta 2, üçüncü hafta 3 kapsül alınmalı. Artırıma altı kapsüle ulaşıncaya kadar sürek edilmeli. İri vücutlu kadınlar, kapsül miktarını 11’e kadar çıkarabilir. buna ilave olarak günde 15 gram kara çikolata tüketilmeli. Çikolata, mutluluk hormonu serotonin salgılanmasını sağlıyor. kapsamlı afiyet sebebiyle multivitamin, magnezyum, demir, çinko gibi kapsüller de alınmalı.

Solaklık geni bulundu

İngiliz bilim adamları, solak olma ihtimalini artıran 1 gen tespit etti. Oxford Üniversitesi’nin araştırmasına göre, LRRTM1 geni, beynin hangi bölgesinin konferans ve duygulanma gibi belirli fonksiyonlar üzerinde etken olacağını belirliyor. Araştırmacılara göre, söz konusu gen, şizofreni gibi us hastalıklarına yakalanma riskini de artırıyor mümkün.

Orgazm Sorunlari

Orgazm olamama;

Bir kısım insanlar yaşamları boyunca hiç orgazm olamadan cinselliklerini yaşadıklarını düşünür.

Cinsel ilişki, çiftlerin birlikte ürettiği üst düzey bir hazdır. Cinsel ilişkiyi karşılıklı derin hazların alındığı bir süreç olarak değerlendirmek gerekir. Bu hazda mutlak ve nihai hedefin orgazm olması gerekmez. Orgazm, ilişkinin saniyeler süren bir aşamasıdır Doyumlu bir cinsel yaşantısı olan kişilerin başka yollarla orgazm olabildiği halde cinsel birleşme sırasında orgazm olmaması durumunda ortada bir işlev bozukluğu olduğunu göstermez.

Çok farklı orgazm bozuklukları olabilmektedir. Bazı kişiler hiç orgazm olmamaktan, bazıları masturbasyonla orgazm olurken partnerleri ile orgazm olamamaktan, bazıları ise cinsel birleşme sırasında orgazm olamamaktan yakınmaktadır.

Cinselliğin istek ve uyarılma aşamasındaki sorunlar orgazmı da etkilemektedir. Cinselliği sadece bedenlerin temasından oluşan fiziksel bir eylem gibi görmek yanılgıdır. Her tür olumsuz duygu, düşünce, eylem çiftin cinselliğinde bir kırılganlık yaratabilir ve bunlar istek, uyarılma aşamasında olduğu gibi orgazm aşamasında da sorunlara yol açabilir.

Her kadın orgazm olabilir ve her erkek orgazm olabilir bunun tek şartı, kişinin haz almak için kendisine izin vermesidir.

Cinsel sorunun anahtarı kimde?

Sertleşme sorunu yaşayan erkeklerin yalnız yüzde üçü tedavi arayışında. Bu sorunu yaşayan erkeklerin doktora başvurması yine eşler sayesinde oluyor

Sertleşme güçlüğü olan bütün on erkekten yalnız biri hekime başvuruyor. Hekime başvuran erkeklerin de yalnız yarısı ilaç tedavisini başarıyla sürdürüyor. Araştırmalara göre sertleşme sorunu yaşayan erkeklerin hekime başvurması yine kadınlar sayesinde oluyor.

Tüm dünyada 152 milyon erkek, sertleşme sorunu (ED - erektil disfonksiyon) yaşıyor. 2025’te 322 milyon erkeğin bu sorunu yaşayacağı tahmin ediliyor. ED’nin erkeklerdeki psikososyal etkileri; özsaygı, ilişkilerde sürtüşme, aşağılanma, dışlanma, konsantrasyon sorunları, sosyal bi şekilde kendini soyutlama ve depresyon bi şekilde kendini gösteriyor.

Ancak ED, erkeklerde olduğu kadar kadınlarda da fiziksel ve psikoseksüel iyilik hali üzerinde etken. yepyeni çalışmalar ED’nin sadece doğrudan sıkıntıyı çeken erkeği değil, ilişkiyi 1 her bi şekilde etkilediğini ortaya koyuyor.

Avrupa Cinsel Tıp Birliği kapsamlı Sekreteri Dr. John Dean, ED’nin epey yıkıcı psikolojik etkileri olduğunu söylüyor. Dean, 'Ancak ED’li erkeklerin kadın eşleri de kendi başına cinsel meseleler yaşıyor ve eşinin sertleşme sorunu kadının cinselliğinde de olumsuz tesir bırakıyor. Daha doğrusu kadınlar ED’yi eşleriyle ile yaşıyor. ED 2 şahıs arasında etkileşimi olan 1 durum. ED arasıra kadın eş sorgulandığında da ortaya çıkıyor' diyor.

ED’li erkeğin eşinde tatmin azalıyor

ED’li erkeklerin eşlerinde genital tepkileri, orgazm sıklıkları ve tatminleri azalıyor. Kadınların yüzde 50’si erkeğin ereksiyon sorunlarının kalıcı olduğuna inanıyor. Bu nedenle yüzde 33’ü 'Eşimin sertleşme sorununun tedavisi ne olursa olsun elimden geleni yapardım' diyor.

Dr. Dean, bu noktada da, 'ED’si olan erkeğin kadın partneri, erkeğin doktora gidip tedavi isteyip istememe kararı vermesini kuvvetli biçimde tesirler. ED’li 1 erkeğin doktora gitmesinde ve tedavi almasında eşinin söylediği sözler epey etken oluyor' diyor.

Tedavide en kuvvetli tesir partnerden

Araştırmalara göre sertleşme sorunu yaşayan erkeğin tedavi aramadaki en kuvvetli tesir eşlerinden kaynaklanıyor. Erkeklerin yüzde 54’ü tedavi almalarındaki en kritik etkinin eşleri olduğunu dile getiriyor. Eşlerinin dışında yüzde 25 oranında basının, yüzde 20 oranında da doktorun etken olduğunu belirtiyorlar.

'ED’li erkeği tedavi etmek kadının cinsel hayatına da katkıda bulunuyor. Bu nedenle kadın eşleri, erkeğin ED tedavisine ile birlikte etmek hem lazım hem de yararlı' diyen Dr. John Dean, sertleşme sorunu yaşayan erkeklerde kullanılan Vardenafil’le depresyon ve his durum bozukluklarının düzeldiğini belirtiyor. Dr. Dean, şöyle sürek ediyor: 'Sorunu olan erkeklerin yüzde 71’i tedavi sonrasında hayatlarının düzeldiğini, daha iyi 1 cinsel yaşama sahip olduklarını söylüyor. Erkeğin ED tedavisinin ardından kadının tatmini ve kadın cinsel sağlığı da normale dönüyor.

Kadınlar ED hakkında ne düşünüyor, ne istiyor?

Kadınların yüzde 20’sinden fazlası hala beraber oldukları ya da eski eşlerinin en az 1 defa ED yaşadığını belirtiyor.

Eşlerinde ED olan kadınların yarısından fazlası (yüzde 58) daha iyi 1 cinsel hayat istediklerini ifade ediyor. Bu oran eşlerinde asla ED olmamış kadınlarınkinden yüzde 17 daha çok.

Araştırmalar, kadınların yarısından fazlasının ED’nin kadından epey erkeğin sorunu olduğuna inanıyor.

Kadınların yüzde 60’ından fazlası ED’nin ilaçlarla tedavi edilebileceğine inanıyor.

Kadınların yüzde 69’u ED’yi kuvvetli psikolojik boyutu olan 1 durum bi şekilde algılıyor.

Kadınların dörtte üçü, ED’nin beraberliklerini derinden etkileyebileceğine inandığını söylüyor.

Kadınların yüzde 29’u, erkeklerin ED’sini ılımlı, yüzde 27’si ise şiddetli bulduğunu ifade ediyor.

Kadınların yüzde 73’ü ilaç tedavilerinin etken olduğuna inanıyor fakat saedce yüzde 21’i eşlerinin 1 doktora gitmesi konusunda tavsiyede bulunuyor.

Kadınların cinsel hayatı da etkileniyor

Aile Sağlığı Araştırmaları Derneği kapsamlı Sekreteri İrem Hattat da sertleşme sorununun kadın partnerler üzerinde belirgin 1 negatif etkisi olduğunu belirtiyor. Partnerlerin hastanın tedavisi için kritik 1 rol üstlendiğini vurgulayan Hattat, sertleşme sorunu yaşayan hastaların partnerlerinin, düşük libido, azalmış lubrikasyon, azalmış orgazm yaşadığına dikkat çekiyor.

ESDA Türkiye ofisinin on 1000 internet üyesi üzerinde yaptığı 1 çalışma da hem erkeklerin hem de kadınların kendine güvensizlik, endişe yaşadığını ve birbirini daha az çekici hissettiklerini ortaya koyuyor.

Her soruna değişik 1 yöntem

Infertiliteye yani kısırlığa yol açan birçok sebep var. Doktora başvurduğunuzda değerlendirilen bu sebepler, eşdeğer zamanda sorunun kaynağına yönelik tedavi seçeneklerinin belirlenmesini de sağlıyor.

Arkadaşına gönder

Sitene ekle

Sayfayı yazdır

Çamlıca Medicana Hastanesi Tüp Bebek Ünitesi Sorumlusu Op. Dr. Ömer Faruk Vanlıoğlu, yardımcı üreme teknikleri hakkında veri verdi.

n Intrauterin inseminasyon (IUI) - Aşılama, sperm sayısı, yapısı ve hareketliliği normalin altında olan hastalardaki ilk basamak tedavidir. İnseminasyon için taze sperm örneği kullanılır. Aşılama yapılmadan önce kadının tüplerinin açık olduğundan emin olunmalıdır. Kadın, aşılama öncesinde yumurtlama geliştirme tedavisine alınarak inseminasyon başarısı artırılmaya çalışılır.

Uygulamanın yapılacağı gün, erkekten alınan meni hususi yöntemlerle hazırlanarak iyi ve fonksiyonel spermler seçilir ve rahim içine 1 kanül yardımıyla verilir. Düzenli tane gören, tüpleri açık olan, ileri endometriosis hastalığı olmayan ve 35 yaş altındaki kadınlarda başarı şansı daha yüksektir. Aşılama birlikte bütün uygulama için başarı şansı yüzde 15 - 20 civarındadır. Üç defa IUI uygulamasına rağmen başarı sağlanamadığında diğer yöntemlere geçilmelidir.

n In vitro fertilizasyon (IVF) tedavisi: Tüplerinde ciddi bi şekilde hasar olan, endometriosis tanısı alan, servikal (rahim ağzı) mukus problemi olan hastalarda, erkek infertilitesinde, immunolojik infertilitede ve açıklanamayan infertilitede özellikle tercih edilir.

Standard IVF tedavisi, fertilite ilaçlarının kullanımıyla yumurta sayısının artırılması, gelişimin ultrasonografiyle takip edilmesi, elde edilen yumurtaların toplanması, toplanan yumurta ve spermin, laboratuvar koşullarında 1 araya getirilmesi, döllenme ve embriyo gelişiminin izlenmesi, tercihen 2 ya da 3 embriyonun anne rahmine yerleştirilmesiyle seyreden 1 prosedürdür. Elde edilen diğer iyi kalitedeki embriyolar, dondurma yöntemiyle saklanarak, arkasından elverişli şartlar geliştiğinde de kullanılabilmektedir.

Mikroenjeksiyon (ICSI): Özel kalınlıkta 1 iğne birlikte yumurtanın içerisine tek 1 spermin enjekte edilmesidir. Mikroenjeksiyonda da labarotuvar koşullarına geçmeden önceki hazırlıklar IVF yöntemi birlikte aynıdır.

Mikroenjeksiyon tedavisi, şiddetli erkek kısırlığı olan yani menideki sperm sayısının, hareketliliğinin veya dölleme yeteneğinin az olduğu durumlarda uygulanır. Bu yöntemde normal dölleme özelliğine sahip olmayan sperm, mikro pipetler yardımıyla mikroskop altında yumurtanın içine direkt bi şekilde enjekte edilerek dölleme işlemi gerçekleştirilir. Menide epey az sayıda spermle işlem yapılabildiği gibi, menide asla sperm bulunmadığı durumlarda biopsi birlikte testisten ya da epididimal kanaldan elde edilen spermlerle de uygulanabilmektedir.

ICSI uygulamaları yalnızca şiddetli erkek infertilitesinde değil, daha önceki IVF denemeleri başarısız olan veya elde edilen yumurta sayısının beşin altında olduğu durumlarda ve de açıklanamayan infertilite olgularında da uygulanmaktadır.

Embriyo transferinden sonraları nelere dikkat etmek gerekir?

Birkaç gün istirahat etmeli ve ağır işlerden kaçınmalı.

Vajina kontaminasyon olmaması için duş yapmak, tampon kullanmak ve yüzmekten kaçınılmalı.

Ağır obje taşımamalı ya da kaldırmamalı.

Sağlıklı 1 diyet uygulamalı, alkol kullanmamalı.

Sigara içimi bırakılmalı.

Folik asit tabletleri alınmalı.

İlaç kullanımı yalnız gerekliyse, hekim kontrolünde olmalı.

Grip benzeri hastalığı olanlarla temastan kaçınılmalı.

Seksi Görünmek

Seksilik sadece vücudumuzun belli bir bölgesine atfedilecek bir durum değil tabii... Her ne kadar erkeklere öyle geliyorsa da, seksi bir kadın aslında bakımlı kadın demektir.

O halde hemen şu önerileri uygulayın ki, durmadan en seksi kadın seçilen kimi ünlü kadınlardan bir farkınız kalmasın.Neyimiz eksik di mi?

Dudaklar için

Seksi dudaklara sahip olmak için iki seçeneğiniz var, ya kırmızı renkte ruj ya da dudağın doğal rengi. İlk durumda kırmızının teninizle uyumlu bir tonunu yakalamanız gerekiyor. Rujun düzgün ve kalıcı olması için ruju fırçayla sürebilirsiniz. Ruju sürdükten sonra bir kat da parlatıcı kullanın. Dudaklarınızın doğal renginde kalmasını istiyorsanız sadece parlatıcı sürün. Göğüsler için

İçinde pırıltılar bulunan bir kremi dekolte bölgenize sürün! Teniniz beyazsa pembe tonlarında ışıltılar taşıyan kremi tercih edin. Yanık tenliyseniz, tercihinizi altın rengi ışıltılar taşıyan bir kremden yana kullanın. Büyük bir fırça ile iki göğsünüzün arasına bronz toz pudra sürmeniz de göğüslerinizin daha yuvarlak görünmesini sağlar.

Saçlar için

Saç renginizin birkaç ton açığından gölgeler yaptırarak her zaman "ışıltılı" görünebilirsiniz. Bir başka öneri de saçınıza parfüm sürmeniz. Ensede bol toplanmış topuzun her zaman seksi göründüğünü de hatırlatalım. Uzun saçlıysanız saçınızı gün için de fırçalamayı ihmal etmeyin.

Ayaklar için

Bacaklarınız bronzsa pırıltıları olan kremlerden sürebilirsiniz. Topuklarınızın pembe görünmesini de sağlamalısınız. Ve tabii ayakkabı seçimi. Topuklu, sivri ayakkabıların seksi olduğu kesin. Ancak rahatsız ayakkabılar duruşunuzu bozup nasırlara sebeb olabileceğinden ayakkabı seçiminde rahatlığı ve kaliteyi ön planda tutun.

Boyun için

Ensenizi açıkta bırakacak bir saç modeli boynunuzu gözler önüne serecektir. Birkaç damla parfüm, boyuna sürülen tem renginde pudra, hafif sarkıntılı küpeler dikkati boyuna çekmek için yeterli. Boynu tümüyle açıkta bırakmak ya da ince bir kolye takmak da size kalmış bir seçim.

Eller için

Tırnaklarınızın hepsi aynı uzunlukta olmalı. Tırnaklarınız farklı boylarda ise tercihinizi doğal renklerden yana kullanın. Kısa kesilmiş ve parlatıcı ile doğal bir görünüm almış tırnaklar da seksi olabilirler. Enteresan, ama çok dikkat çekici olmayan bir yüzük de farklı bir stil yaratmanızı sağlayabilir.

Doğum sonrası seks

Doğum hayatnızdaki dönüm noktalarından biri olacak. Bir yandan dünyaya bir bebek getirirken, diğer yandan da fiziksel ve ruhsal değişiklikler yaşayacaksınız. Peki seks yaşamınız bundan nasıl etkilenecek? Doğumdan önceki seks yaşamınıza geri dönebilecek misiniz?

Havanızda mısınız?

Bu sorunun cevabına eşiniz ve siz farklı cevaplar verebilirsiniz. Doğumdan sonraki ilk haftalarda sekse karşı bir isteksizlik duymanız normaldir.

Rahatlıkla anlayış gösterilebilecek bazı şeyler seksin büyük bir adım gibi görünmesine sebep olabilir. Mesela;doğumdan sonra iki, üç hafta kadar devam edebilecek olan akıntılar (eğer bu akıntıyla beraber kaşıntı, acı hissi ya da koku varsa, mutlaka doktora görünün.)yorgunlukiyileşmesi tam olarak gerçekleşmemiş dikişleruyku ihtiyacıTüm bunlar olurken, eşinizle olan duygusal yakınlığınız kaybetmemeye çalışıp sabrınızı koruyun. Seks hayatınız eninde sonunda yavaş yavaş canlanmaya başlayacaktır. Önemli olan bunu büyük bir probleme çevirmemektir.

Başlarda gergin olabilirsiniz. Bu durumda vazelin gibi bir kayganlaştırıcı kullanabilirsiniz. Vazelin kullanmanıza rağmen seks hala acı veriyorsa, o zaman yaralarınız tam olarak iyileşmemiş olabilir. Doktorunuza görünürseniz, enfeksiyon olup olmadığını öğrenip, varsa temizletebilirsiniz.

Vajina genellikle eski haline döner ve eski haline göre bir farklılık hissedilmez. Ancak bu konuda endişeleriniz varsa, gene doktorunuza danışabilirsiniz.

Göğüsler ve seks

Bebeğinizi emziriyorsanız, göğüsleriniz başlangıçta hassas olacaktır. Seksüel olarak uyarılmak, sütün akmasına sebep olabilir. Eğer bu sizi ve eşinizi olumsuz etkiliyorsa (bundan iğreniyor, dolayısıyla da seksüel arzunuzu kaybediyor olabilirsiniz), seks yapmadan önce bebeğinizi emzirmeyi deneyebilirsiniz. Bu, sütün akmasını azaltabilir, ya da tamamen engel olabilir.

Sabırlı olun

Duygularınız hakkında eşinizle konuşun. Zamana ihtiyacınız varsa, yavaştan alın. Her şeyin hızla ilerlemesini istiyorsanız, hızlı davranın. Eğer birkaç ay sonra seks hala ilginizi çekmiyorsa ve siz ya da eşiniz endişeleniyorsanız, bunun hakkında konuşun. Bu konuda doktorunuza da danışabilirsiniz.

Libidoyu en çok öldüren şey yorgunluktur ve birlikte zaman geçirmek, yakın olmak ve seks için, zamanı programlamak zorunda kaldığınızı hissedebilirsiniz. Uykulu olmadığınız zamanları seçmeye bakın. Hafta sonları, öğleden sonralar iyi bir zaman olabilir. Tabii bebeğiniz o saatlerde uyuyorsa. Bebeğinizin düzenini siz bildiğinize göre, seks hayatınızı buna göre programlamaya çalışabilirsiniz.

Korunma

Doğumdan hemen sonra, eşinizle cinsel ilişki yaşamaya başladıysanız, hamile kalmamak için korunmaya da başlamakta yarar var. Yeni doğum yapmış olmanız, bir anda yeniden hamile kalmayacağınızı göstermez. Korunma uygulamadığı için, 6 haftalık kontrollerde doktora gidip hamike olduğunu öğrenen bile var!

Seks yapmak istemiyor musunuz?

Canınız seks yapmak istemiyorsa, kendinizi zorlamayın. Pek çok kadın doğumdan sonra bir süreliğine seksten soğurlar. Burada önemli olan konuyu eşinizle konuşup, birbirinizin ihtiyaçlarınıza karşı duyarlı olmaktır. Birbirinize masaj yapabilir, ya da sadece sarılıp oturabilirsiniz. O yakınlığı paylaşmak da yardımcı olacaktır.

Babaların gözünden...

Tüm olumlu ve olumsuz yanlarıyla baba oldunuz ve eşinizle doğumdan önce paylaştığınız türden bir yakınlığı tekrar ne zaman paylaşacağınızı düşünüyor olabilirsiniz. Bu duygularınızı eşinizle konuşun, çünkü o da aynı şeyleri düşünüp, size söylemeye çekiniyor olabilir.

Konuşmak, anlayışlı ve rahatlatıcı olmak, bir çift olarak beraberce zaman geçirmek önemlidir. Seks yapamıyorsanız bile, birbirinizi başka açılardan tatmin edebilirsiniz.

Doğumdan sonra, doğal olarak düşündüğünüz tek şey eskisi gibi sadece eşiniz olmayacak. Eğer bebek yatak odanızda uyuyorsa, başka bir odada seks yaparken kendinizi daha rahat hissedebilir, ya da bebeği başka bir odada uyutabilirsiniz.

Evlenmeden Önce

Evlenmeden önce neler yapmamız gerekir?

Niçin evleniriz; Temelde hepimiz başka insanlarla iletişim kurmayı arzu ederiz. Olgunlaştıkça da bu his bizi yakından ve derinden sevecek bir kişiyi özleyip, aramaya iter. Almakta vermekte sevginin olmazsa olmaz bölümleridir. Biri olmadan öteki pek uzun ömürlü olmaz. Evlenmenin temel nedenlerinden bir tanesi beraberlik,birine sahip olmak ve birine ait olmak duygusu, bundan doğan yakınlık, can yoldaşlığı, istenmek, anlaşılmak, çocuk sahibi olmak, kendi düzenini kurmaktır. Bunlar vazgeçilmez duygusal öğelerdir. Yine bunlar cinselliği yalnızca fiziksel yönden değil, ruhsal yönden de tamamlar.

Özellikle kadınlar yıllar yılı evlenmeyi ve cinsel ilişkide bulunmayı dört gözle beklerler. Daha çocukluklarından beri her türlü yaşam sorununun evlenince çözümleneceğine inanırlar, ama beraberlik güzel duyguların yanı sıra birçok sorumluluğu ve sıkıntıyı da beraberinde getirir. Evlilik kişilerin bundan sonraki yaşamlarında beraberce kullanacakları sınırlı bir kredidir. Bunu ilk günden tüketebilir ve ya mantık, saygı ve sevgi doğrultusunda bir ömür boyu mutlu olarak kullanabilirsiniz. Cinsellikte bu beraberliğin vazgeçilmez bir parçası ve tamamlayıcısıdır.

Beraberlikte ilk cinsel ilişkinin kusursuz geçmesi gerektiğine inanmışızdır. Oysa bu inancın tam tersine ilk gece gerginlik ve korku içinde geçer. Yeni beraber olan çiftlerin ilk gecelerini birtakım olumsuz duygular içinde olduklarını ve korkularını gizlemek istemeleri de gerginlik ve baskıları daha da arttırır.

Yetersiz cinsel eğitim, daha önceden bilinmeyen ama evlilik süresinde ortaya çıkan çeşitli sağlık sorunları zaten var olan ekonomik sorunlara, toplumsal baskılara ve olumsuzluklara eklenirse cinselliği yok etmeye başlar. Bu yüzden evlilik öncesi bazı hazırlıkları yapmak kişilerin bu olabilecek negatifliklerden uzaklaştırır.

Bunlar nelerdir;

En önemlisi her iki tarafın evlilik öncesi muayeneye gitmeleridir Erkeğin ve kadının cinsel bir anormalliği yani sağlıklı bir cinsel yaşantıyı engelliyecek problemleri var mı, varsa ve mümkünse bunun düzeltilmesi.

Herhangi bir bulaşıcı hastalık var mı ( sarılık, cinsel yolla geçen bir hastalık, aids ve bu gibi ) varsa gerekli önlemleri alınıp, tedavi edilmesi .

İleride sorun olabilecek herhangi bir sağlık problemi var mı. ( Gizli şeker, kalp hastalığı, hormonal bozukluk gibi )

Bebek sahibi olmayı engelliyecek bir sebep var mı ? Erkeklerde evlenmeden önce sperm sayımı yaptırılması, kadında yumurtalıkların ve hormonal düzenin kontrol edilmesi.

Gebelik esnasında sorun yaratabilecek kan uyuşmazlığı, kadında toksoplasma( çiğ etten geçip kırsal alanlarda yaygın bir enfeksiyondur ) gibi gebeliğin ileri ki aylarında bebeğin ölümüne sebep verebilecek bir enfeksiyonun var olup olmadığının araştırılması gerekir.

Kan uyuşmazlığı kan grubu ile değil kanınızda ki Rh faktörü ile ilgilidir.

Yalnızca kadının Rh negatif, erkeğin ise Rh pozitif olduğu durumlarda oluşabilir.

Kadın Rh pozitif, erkek Rh negatif uyuşmazlık yok

Kadın Rh negatif, erkek Rh negatif uyuşmazlık yok

Kadın Rh pozitif , erkek Rh pozitif uyuşmazlık yok

Kan uyuşmazlığının varlığının bilinmesi gebelik öncesinde veya gebeliğin başlangıcında gerekli tedbirlerin alınarak ortaya çıkabilecek rahatsız edici durumları engeller.

6. Çiftlerin ailelerinde ve ya kendilerinde kalıtsal ( doğumla geçen ) bir hastalık ve ya anormallik var mı varsa bunların derecelerinin araştırılması , değerlendirilmesi eğer riziko payı varsa oluşacak gebeliklerin titizlikle takip edilmesi gerekir.

Özellikle akraba evliliklerinde genetik danışmanın alınması ( bunu hekiminizin tavsiye ettiği bir yerde ve ya hastanelerin genetik bölümlerinde yaptırabilirsiniz )

Akraba evliliklerinde sakat çocuk olmasının nedeni basit olarak şöyle izah edilebilir ;

Her insanın yapısında var olan ama bulunduğu şekli ile kişide ciddi rahatsızlıklar yaratmayan birtakım anormallikler vardır ( teknik olarak herkesin genetik şifresinde ki bazı yerlerde zararsız bozukluklar vardır ) aynı sülaleden gelen kişilerde bu bozuklukların aynı yerlerde olma olasılığı fazladır. Doğacak bebeğin yapısını oluşturacak formülün yarısını anneden yarısını da babadan alacağı için aynı kökenden gelen kişilerin her ikisinin de vereceği formülde aynı yerde bozukluk olma olasılığı yüksektir. Ve böyle bir bozukluk olursa verilen şifrede aynı yerde bozukluk olacağı için ciddi sakatlıklar görülecektir.

Teknik olarak her iki taraftan gelecek genetik şifre bozukluklarının aynı yerde ise çocukta o basamaktaki gen tamamen bozuk olacaktır.

Evlilik öncesi cinsel eğitim ve danışma almak oluşabilecek korku ve yanlışlıkları ve bunların getirebileceği cinsel isteksizlikleri ve problemleri ortadan kaldıracaktır.

Unutmayınız ki yaşanan her şey iz bırakır.

Evli çiftlere bir önerimizde birbirlerini iyice tanıyana kadar çocuk sahibi olmamaları. Bunun içinde bir hekime danışarak en uygun doğum kontrol yöntemini cinsel hayatlarına başlamadan önce uygulamalarıdır. Gebe kalma korkusu altında kadın rahat bir cinsellik yaşayamaz.

Sonuç olarak yukarıda saydığımız olumsuzlukların var olması birbirini seven iki insanın bir araya gelmesi için engel teşkil etmeyebilir. Bunların önceden bilinmesi eğer mümkünse gerekli tedavilerin yapılması ve tedbirlerin alınması faydalıdır.

Bilinmeden evlilik sırasında ortaya çıkması ve ya getirebileceği tamiri mümkün olmayan

sonuçlar büyük hayal kırıklıkları, olumsuzluklara hatta ilişkinin bitmesine neden olur.

Bu gibi rahatsız edici olaylarla karşılaşmamak için önerilerimize uymanızı ve hekim kontrolünde sağlıklı bir cinselliğe adım atmanızı öneririz.

Cinsel Isteksizlik

Erkeklerde: Erkeklerde cinsel isteksizlik, kısaca erkeklik organının boyunun (kişinin kendi düşüncesine göre) normalden küçük olması, iktidarsızlık, erken boşalma gibi özel durumlar ve eşini tatmin edememe duygusuna kapılmadan ileri gelir. Birçok erkeğin cinsel organı normal büyüklükte olduğu halde, bunu yeterli görmeyerek dehe fazlasını ister. Normalde uyarılmış bir penisin boyu, 12-16 cm arasındadır. Aslında bu da fazla bir önem taşımaz. Çünkü eğer penis, kendisini kabul edecek olan vajinaya girebilecek kadar büyükse, ortada bir problem yok demektir. Eğer iktidarsızlık ya da erken boşalma gibi problemler var ise, gerekli bölümlere bakılabilir. Bedensel güçsüzlük tesbit edilirse, aşağıda verdiğimiz çeşitli formüller faydalı olacaktır. Problem psikolojik ise, bir uzman kontrolünde tedavisi mümkündür.

Kadınlarda: Eşiyle arasındaki büyük yaş farkı, erkeğin yanlış ve kaba davranışları, gebe kalma korkusu, yanlış eğitim, cinsel hastalıklar (rahim iltihabı, rahimde tümör vs.) ve doğum sırasında meydana gelen yaralanmalar, bayanların cinsel ilişkiden kaçmalarına ya da soğuk davranmalarına sebep olabilir. Ayrıca, kadınlarda da erkeklerde olduğu gibi, yetişme tarzı ve çevre etkileri ile psikolojik olarak isteksizlik olabilir. Bunun da tedavisi bir uzman telkini ile mümkün olmaktadır.

Eşlerin, bu tür tek taraflı isteksizlikler karşısında son derece anlayışla yaklaşmaları ve zorlayıcı olmamaları gerekmektedir. Karşılıklı telkinlerle, çözüme ulaşmak mümkündür.

Ağrılı Boşalma Sorunu

Çok nadir görülür fiziksel nedenlerin dışında sıkıntı ile bağlantılı olarak, o bölgenin kaslarının spazmından kaynaklanabilir.

Geç boşalma Sorunu

Nadir görülen bir sorundur. Bunun birkaç biçimi mevcuttur. Bir grup hasta her koşulda (mastürbasyon ve uyku dahil ) geç boşalır, diğer bir grup ilişkiye girer ancak mastürbasyonla boşalır. Üçüncü grup ise oldukça uzun bir ilişki süreci sonucu boşalır. Bu gruptaki erkeklerin çoğunluğu genel hayatlarında oldukça kontrollü yaşamaya çalışan özelliktedirler.

Cinsel gücü artıran bitki ve baharatlar

Bu bitki ve baharatları tüketen çiftler, birbirlerine daha çok zaman ayırmak (!) isteyecek... Çünkü, cinsel gücü artıran bu bitkiler, oldukça güçlü etkiler yaratıyor... * Tarçın: Hormonları çalıştırır ve cinsel gücü artırır. Bir bardak suya birkahve kaşığı atılıp çay gibi içilebilir. Sütlü tatlıların üstünde kullanmayabilirsiniz.

* Ay çekirdeği: Cinsel arzuyu artırıyor ama sivilce ve kilolarda da artışa neden oluyor. Birinden birini seçeceksiniz!

* Yulaf ezmesi: Özellikle kadınlarda cinsel isteksizliği giderir. Hormonları düzenler ve vücut direncini artırır. Her sabah sütlü yulaf ezmesinin içine isterseniz ceviz, fındık, antepfıstığı koyabilirsiniz. Bu kuvvetli öğünle gününüzü daha kolay geçirebilirsiniz.

* Üzerlik tohumu: C insel gücü artırır, hamileliği kolaylaştırır. Ezilmiş tohum günde 1-2 gr. bala karıştırılarak yenir veya doğrudan suyla içilebilir.

* Kırmızı ve yeşil acı biber, karabiber: Hep tatlılar bu etkiyi yapacak değil ya, inanamayacaksınız ama acı da cinsel isteği kamçılar...

* Sarmısak: Tüm hormonları çalıştırır. Çiğ olarak yenmesi tavsiye edilir.

* Roka: Yeşil sebzeler içinde bu anlamda en değerlisi rokadır. Yalnız balık yanında değil, salatalarda da kullanmalısınız.

* Zencefil: Tüm vücudu uyarır, bedenen ve ruhen güç kazandırır. Kurabiye ve tatlılarda da kullanılabilir.

* Kekik ve nane: Özellikle kadınlarda bütün kadınlık hormonlarının düzenli çalışmasını sağlar ve vücudu güçlendirir.

* Hardal, kimyon, kişniş: Bütün hormonları çalıştırır ve sinirleri de kuvvetlendirir.

* Vanilya: Hem bedeni, hem de sinirleri güçlendirir, cinsel gücü artırır. Tatlı ve keklerde bol bol kullanılabilir.

* Isırgan tohumu: İşte ufak bir mucize. Bir kilo bal ile 100 gr. ısırgan tohumunu karıştırın ve her gün bir kaşık yiyin. Bomba gibi hissedeceksiniz.

* Arı sütü, bal ve polen karışımı: Bu karışım hem hücrelerinizi yeniler, hem de yaşınız ilerlese de cinsel gücünüzü yerinde tutar.

Doğum Kontrolünde Yepyeni Yöntemler

Sadece üç ayda 1 yapılan, yani yılda dört defa tekrarlanan iğne birlikte doğum denetim haplarının koruma oranları birlikte eşdeğer oranda 1 doğum kontrolü sağlamak olabilir.

Anadolu afiyet Merkezi’nden Kadın Doğum Uzmanları doğum denetim yöntemleri birlikte alakadar veri verdi.

İğne birlikte güvenlik nasıl 1 doğum denetim yöntemidir? Bu iğnenin içeriğinden bahseder misiniz?

ABD’de 1992’den günümüze kullanılan bu metot hap almayı unutan hanımlar için ideal 1 çözüm. Çünkü yalnızca üç ayda 1 yapılan, yani yılda dört defa tekrarlanan bu iğne birlikte doğum denetim haplarının koruma oranları birlikte eşdeğer oranda 1 doğum kontrolü sağlamak olabilir.

Türkiye’de de varolan bu ilacın içeriğinde progesteron hormonu var ve estrojen hormonundan muaf. 1 iğnenin koruması yaklaşık 14 hafta sürmekte, yalnız yine de 12 haftada 1 bu iğnenin tekrarlanması önerilmekte. % 99 koruyucuğu olan bu iğne yumurtlamayı baskılayarak etken oluyor. Bunun yanısıra rahimağzındaki sıvı tabakayı kalınlaştırıyor ve embriyonun tutunacağı endometrium dediğimiz rahimiçi tabakanın da yapısını değiştiriyor.

İğne birlikte güvenlik ne kadar güvenilir 1 metot?

Koruyuculuğu tüp bağlama yöntemi olan sterilizasyon ameliyatları birlikte aynı düzeyde. Epilepsi ilaçları kullananlar için ideal 1 metot sebebi eşdeğer zamanda nöbet eşiğini yükseltiyor.

Tansiyon nedeniyle ya da pıhtı-felç oluşma riski taşıyanlarda, yani doğum denetim hapı kullanamayanlarda da ideal 1 çözüm getiriyor. 35 yaşın üstünde olup da sigara içen bayanlarda doğum denetim hapları içerdikleri estrojen hormonu nedeniyle pıhtı-felç riskini yükseltirken, depo-provera’da böyle 1 risk sözkonusu değil.

Süt emziren anneler için de iyi 1 alternatif sebebi süt miktarını arttırıyor. Bebek için herhangi 1 yan tesir içermiyor. Çalışmalar depo-provera kullananlarda daha az rahim kanseri riski olduğunu ortaya koyuyor.

Bu yöntemin dezavantajı var mıdır?

En sık rastlanan yan tesir ilk 1 sene içinde gitgide azalan oranda da olsa düzensiz hafif kanama ve lekelenme yapabilmesi. Bu bütün iğneden sonraları daha azalıyor ve 1 süre sonraları tane kanaması ile birlikte hiçbir kanama görülmüyor.

Bu endişelenecek 1 durum değil, yalnızca rahimin kanayan iç tabakası bu iğne birlikte o kadar inceliyor ki, adetde kanayacak 1 doku kalmıyor.

Türkiye’de kullanılmayan doğum denetim yöntemleri var mı?

Ortho evra denen deriye yapıştırılan 1 bant sayesinde koruma sağlayan 1 metot ve vajene yerleştirilen 1 halka yoluyla koruma sağlayan yöntemlerde yurtdışında kullanılıyor.

Transdermal deri bantı birlikte güvenlik nasıl 1 metot?

4.5 X 4.5 cm ebatındaki bu bant doğum denetim haplarındaki estrojen ve progesterone hormonlarını yavaş yavaş deri yoluyla vücuda veriyor. üç hafta boyunca bütün hafta bir bant konuyor, 4. hafta bant konmuyor ve o hafta hanımlar tane görüyor.

Etkili olabilmesi için bantın deriye iyice yapışması ve bir hafta asla ayrılmaması gerekiyor.

Vajen halkası (Nuva Ring) nasıl 1 metot?

Yumuşak ve esnek silikondan yapılan ve halka şeklinde olan bu mahsül de yine estrojen ve progesterone hormonlarını yavaş 1 biçimde vajen içine salıyor. Vajen içersinde üç hafta kalıyor, çıkartılan 4. haftada hanımlar tane görüyor.

Bu 2 yöntemin dezvantajı var mı?

Her 2 yöntemin de dezavantajları doğum denetim hapları birlikte eşdeğer.

Bu metotlar kimlere öneriliyor?

Bu metot de hap almayı unutan ve hergün hap kullanmak istemeyen hanımlar için ideal 1 çözüm.

Ayak Fetişizmi

Ayak Fetişizmi Cinsel yasamda ayakların da, öteki bazı organlara oranla daha az olmakla birlikte, önemli bir yeri vardır. Erkeklerde cinsel isteği kamçılayan unsurlardan bir tanesinin de ayaklar olduğu, çeşitli ülkelerde yapılan araştırmalar sonucunda doğrulanmıştır. Bir çok erkekler için, kadının göze en hoş gelen, en gıcıklayıcı üyesi ayak larıdır.

Çoğu erkekler sevdikleri kadının ayak larını öpmekten özel bir tat almaktadırlar. Günümüzde de kadınların ayak larını güzelleştirmek için ayrı bir çaba ve özen göstermeleri, erkeklerin bu duygusunu sezdikleri için olabilir. Ancak, bazı erkeklerde, kadın ayağına karşı şehevî bağlılık aşırı,bir dereceye ulaşmakta ve «ayak fetişizmi» adı verilen bir tür sapıklık meydana getirmektedir.

Ayak fetişizmi nin yanı sıra, ayakkabı fetişizmi de oldukça yaygın sayılabilecek bir sapıklıktır Hattâ bazı hekimler en yaygın fetişizmin bu olduğunu söylerler. Kadın ayakkabılarına karsı aşırı bir bağlılık duyan ve cinsel isteklerini ayakkabılara dokunarak doyuran erkeklerde aynı zamanda işkenceye uğramaktan cinsel bir tat duyma sapıklığı da görülebilir. Bu tip erkekler, kadının ayakkabıları ile kendilerini çiğnemesinden en yüksek cinsel coşkuyu bulurlar.

Tedbiri Elden Bırakmayın

Aktif 1 cinsel yaşama sahipsiniz. Peki fakat cinsellikle bulaşabilecek hastalıklardan haberdar mısınız? Sağlıklı 1 cinsel yaşamın sırrı bu hastalıklar hakkında veri sahibi olmak ve tedbiri hiç elden bırakmamaktan geçiyor.

1. HPV Kansere dönüşebiliyor

Human papiloma (HPV), genital hastalıklar ve serviks kanserine yol açabilen virüsün adı. çoğunlukla, bulaşma sıklığı, 20'li yaşların başında daha çok. Çoğu vakit semptomları belirti vermiyor ve enfeksiyon herhangi 1 tedavi olmadan kendiliğinden geçiyor. "Eğer etkin 1 seks hayatınız varsa bu virüsün 1 türünü nakliyat riskiniz artar" diyen konunun uzmanları 30 tür HPV virüsü çeşidi olduğunu vurguluyor. Cinsel temasla kolaylıkla geçen ve kimi vakit tehlikeli olabilen bu virüsten korunmak sebebiyle prezarvatif kullanmak kolay ve yalın 1 çözüm. Düzenli bi şekilde smear testi yaptırarak da virüs taşıyıcısı olup olmadığınızı ya da virüsün kansere dönüşüp dönüşmediğini öğrenebilirsiniz.

2. Herpers yaşam boyu sürüyor

İstatistikler gösteriyor ki herpes virüsü gittikçe yaygınlaşıyor. "Herpes simpleks" adlı virüsün niçin olduğu herpesin tedavisi yok ve 1 defa bulaşınça yaşam boyu taşınıyor. Özelikle genital herpese yakalananların sayısı İngiltere'de, son yıllarda yüzde 9 artmış. hayat kalitesini bozan 1 afiyet sorunu olan herpesle savaşta cinsel ilişki sırasında korunmaktan ve tedbiri hiç elden bırakmamaktan geçiyor.

Engelliler ve Cinsellik

Bedensel özürlü kimselerin de her insan gibi doğal bir takım gereksinimi vardır. Oysa toplumlar, herhangi bir sakatlığı olan kimseleri cinsellik dışı olarak görmeye çok yatkındır. Dolayısıyla bedensel özürleri olanlar , kendileri hakkındaki bu olumsuz görüşü üstlenerek gerçekte cinsel istek ve yetileri başka insanlardan farklı olmasa bile bu duygularını baskı altında tutarlar. Özürlü kimseler ister istemez cinsel yaşamlarında bazı sorunlarla karşılaşacaklardır. Fakat bunların içinde en önde gelen sorun başkalarının önyargılarıdır. Geri kalan sorunların çözümü ancak bu engel aşıldıktan sonra giderek kolaylaşacaktır. Bazı sorunlar özel istek ve çabayla hiç olmazsa kısmen çözülebilir ve kişi, kendine büyük ruhsal sağlık kazandıracak bir mutluluk kaynağına kavuşabilir.

İnsan cinselliği beynin ön kısmı ile merkezi sinir sistemi aracılığıyla yönlendirilir. Cinsel birleşmenin hemen öncesinde başlayıp birleşme sırasında devam eden değişiklikler, yani erkekte sertleşme ile kadında klitoris ve dölyolunun büyüyüp genişlemeleri, bu merkezlerden denetlenir. Merkezi sinir sistemi, omurilikte bulunan sinir ipçiklerinden oluşur. Cinsel uyarım mesajları, omuriliğin kuyruk sokumundaki tabanından cinsel organlara bağlı sinir lifleri tarafından taşınır. Eğer yan belden aşağı felçlilerde olduğu gibi omurilikte bir kopukluk varsa, omurilik bir zarar görmüş ya da gelişmemişse, bu durum cinsel mesajların iletilmesine engel olur. Sinir sistemindeki kopukluğun konumuna, tam ya da kısmi oluşuna göre cinsel organların işlevleri de ya tümüyle ortadan kalkar ya da düşme gösterir. Aynı biçimde, omurilikten cinsel organlara giden sinirlerin tümüyle ya da kısmen zarar görmesi de organların işlevlerinde bütünsel ya da kısmi bir olumsuz etki yaratır.

Sakatlarda bazen de doğrudan cinsel organların işleviyle ilgili olmayıp dolaylı bir biçimde ortaya çıkan sorunlar olabilir. Örneğin sakatlıktan ötürü bazı duruşlar ya da bazı hareketler olanaksızlaşmıştır. Belli hareketler kişiye rahatsızlık ve acı verebilir.

Romatizma ile eklem iltihabı böyle durumlara yol açabilen hastalıklardır. Öte yandan beyin felci geçirmiş kimselerde denetim altına alınamayan istek dışı adale kasılmalarının neden olduğu kol bacak hareketleri de cinsel birleşmeyi engelleyici etmenler olarak görülebilir. Kişi, eğer cinsel birleşme sırasında soluk alamaz oluyor ya da cinsel heyecan yüzünden kalp çarpıntısı yaşıyorsa, hatta bazılarında görüldüğü gibi cinsel birleşme sara nöbeti başlatabiliyorsa, bunlar gerçek yaşamsal tehlikeler sayılırlar ve dolayısıyla bireyin cinsel yaşamını olanaksızlaştırırlar.

Görme ve işitme özürlülerin sorunları ise çok başka bir yöndedir. Bu gibi özürleri olan kimseler için sorun, daha çok kişisel iletişimin olanaksızlığında yatar. İşitme engelliler için başkalarıyla anlaşmak, haliyle güçtür. Kullandıkları işaret dilinde henüz cinsellikle ilgili kavramlar için resmen belirlenmiş işaretler de yoktur. Görme özürlüler ise dış dünyayla olan temaslarında genellikle aracılık eden kimselere gereksinim duyarlar. Ayrıca karşılarındaki kişinin yüz ifadesini görememek, bu gibi özürlülerde cinsel iletişim açısından oldukça büyük eksiklik yaratır. Görme ve işitme özürlülerin eğitiminde cinsellik üzerinde fazla durulmaz. Bu gibi eksikler ancak günümüzde Batı ülkelerinde yeni yeni fark edilmeye, bunları giderici önlemler alınmaya başlanmıştır.Sakatların bedensel sorunlarına bir takım ruhsal sorunların eşlik etmesi de göz önünde bulundurulması gereken bir başka gerçektir. Bedensel özürleri yüzünden kendilerine güvenemeyen kimseler dolayısıyla cinsel ilişki kurma konusunda başarısız olabileceklerdir. Ne var ki toplumumuzda henüz varlığını sürdüren komşuluk, hısımlık gibi ilişkiler ve köklü aile kurumu, özürlü genç kimselerin kendileri gibi sorunlu karşı cinsten insanlarla tanışıp evlenmesinde bugün de bir rol oynamaktadır. Bu durum yine de geçimini sağlayacak bir kazanç yolunu elde edebilmiş özürlüler için söz konusu olmaktadır. Öte yandan bir aile geçindirecek kazanç, kişiye karşı cinsel yaklaşmada da gerekli olan belli bir özgüveni sağlar. Sonuç olarak bedensel özürlü kimselerin kendilerine toplum içinde özgüven sağlayacak bir konuma kavuşabilmeleri, bu kimselerin cinsel sorunlarının çözümü için bir ön koşul olarak belirmektedir. Bunun yanı sıra özürlülerin eğitiminde cinsel konular üzerinde durulması, gereken konularda etraflıca aydınlatılmaları da son derece önemlidir.

Bedensel bir özrü olan kimselerin özürlerinin tüm cinsel birleşme duruşlarını olanaksızlaştırdığına pek ender olarak rastlanır. Genellikle söz konusu duruşlardan biri ya da bazıları kişinin özel durumuna uygundur. Yatarak, oturarak, ayakta durarak ya da diz çökerek cinsel birleşmede bulunmak olanaklıdır. Kadın erkeğin önünde ya da erkek kadının önünde; kadın erkeğin üstünde ya da erkek kadının üstünde farklı farklı duruşlarda birleşmede bulunulabilir. Bu duruşlardan biri ya da diğeri kişinin sakatlığına göre en uygun bulunabilir. Hatta sakatlığı olan kimselerin farkında olmadıkları teknikler de vardır. Örneğin penisin tam sertleşmesi gerçekleşmeden de cinsel birleşmeyi olanaklı hale getiren yöntemler ile penis ve klitorisin fazladan uyarılmasını sağlayan gereçler söz konusudur. Bu gibi yöntemler konusunda bilgi edinmek, bedensel özrü olan pek çok insanın yaşamını değiştirebilir. Batıdaki özürlüler örgütleri bu konularda bilgi alışverişini geliştirmeye çalışmaktadırlar. Bir takım basit gereçler kullanılarak özürlü organlar rahatlatılabilir. Örneğin yumuşak bir yastık bedenin duruşlarını kolaylaştırabilir. Bunun yanı sıra sertleşme için masaj aygıtlarından, yapay penis ya da dölyoluna varıncaya kadar çeşitli yapay gereçlerin kullanımı da yardımcı olabilir. Cinsel birleşme tümüyle olanaksızsa eşlerin birbirlerinin cinsel organlarını elle okşamaları da zevkli bir doyum yolu olabilir. Ağız yoluyla da denenebilecek bu gibi sevişme yollarının kolaylıkla öğrenilip uygulanabilecek teknikleri vardır. Sakatlıkları yüzünden cinsel organları tam bir duyarlıktan yoksun kalmış olan pek çok insan, bedenlerinin başka yörelerinde cinsel uyarımlara karşı daha büyük bir duyarlığın geliştiğine tanık olurlar. Bu farklı uyarım bölgelerinin okşanması ve buralara yumuşakça dokunulması, kişiye yoğun bir haz kaynağıdır. Tüm bedenlerinin duyarlığı kısıtlanmış, tümüyle hareketsiz kalmış kimseler bile eşleriyle birbirlerine dokunmaktan, kucaklaşmaktan büyük cinsel haz aldıklarını bildirmektedir.

Özürlülerin cinsellik konusunda tek gereksinim duydukları şey, bu konuda aydınlatılmaktır. Bu bağlamda karşılarına çıkan en büyük engel de kuşkusuz toplumun sakatlar konusundaki önyargıları olmaktadır. Bedensel özürlü kimseler de sevgi, aşk, evlilik ve cinsel beraberlik gereksinimi duyan insanlardır. Bazı konularda yardım isteyebilirler. Bu yardım her şeye değer, çünkü sonuçta iki insanın mutluluğunu yaratacaktır.